GİRİŞİMCİLİK

KAGİDER Başkan Yardımcısı Emine Erdem;"Kadınlarımız cam duvarlara çarpıyor, haklarını öğrenmeliler"

KAGİDER Başkan Yardımcısı Emine Erdem, kadının güçlenmesi, iş hayatında yer bulması ve kendi işini kurması için uzun yıllardan bu yana mücadele eden Türkiye'nin önde gelen iş kadınları arasında yer alıyor.  KAGİDER'in hayata geçirdiği bir çok projede çalışan Emine Erdem, eş zamanlı olarak hem THY'nin Mübaşir Avukatlığını,  hem de Erdem Holding Yönetim Kurulu Üyeliğini sürdürüyor. Emine Erdem, holdingin kurucusu, kamuoyunun yakından tanıdığı ünlü iş insanı Zeynel Abidin Erdem ile hayat ve iş arkadaşı. 

KAGİDER Başkan Yardımcısı Emine Erdem ile iş hayatında kadınların yaşadığı sorunları, kadın girişimcilerin karşılaştığı engelleri konuştuk, kadınlara yönelik tavsiyelerini sorduk. 

Eğitiminiz ve kariyeriniz nasıl ilerledi?

Eğitimimi Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesi’nde ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamladım. Yüksek lisansımı yine aynı üniversitede “Çok Uluslu İşletmelerin Yönetimi” üzerine yaptım. Daha sonra çalışma hayatıma aile şirketimiz Erdem Holding’te Hukuk Danışmanı olarak başladım. Böylece akademik alanda başlayan küreselleşen dünyanın getirdiği yeni iş modellerine olan ilgim o tarihten bu güne şirketimizin Yönetim Kurulu’nda yer almamla bir başka boyuta geçmiş oldu. Bunun yanı sıra 1990’dan bu yıla kadar da Türk Hava Yolları’nda Müşavir Avukat olarak çalıştım. Bu süreç benim için bir başka tecrübeyi de beraberinde getirdi; ‘ulusal değerimizin küresel çapta markalaşma sürecine’ bizzat bu kurumda çalışırken tanık oldum. Kariyerime devam ederken kadın sivil toplum hareketlerinde de yönetici pozisyonlarında çalışmaya başladım. Bu görevlerimde hep sosyal girişimcilik felsefesiyle hareket ettim. Türkiye Soroptimist Federasyonu’nda Başkanlık ve Avrupa Soroptimist Federasyonu’nda Başkan Yardımcılığı yaptım. 2013’ten bu yana KAGİDER’in Yönetim Kurulu’ndayım; 2017 itibarıyla da Başkan Yardımcısı ve Toplumsal Etki Strateji Grubu’nun sorumlusu olarak çalışıyorum.

İLHAM KAYNAĞIM ANNEM

Kendi işinizi kurmaya hangi yıl, nasıl karar verdiniz? Şirketi kurarken hangi çekinceleri, zorlukları yaşadınız, nasıl başa çıktınız?

1965 yılında kurulan aile şirketimiz Erdem Holding’in gelişim sürecinde, son 50 yılda Türkiye’nin geçirdiği bütün ekonomik değişikliklere tanıklık ettik. Ülke olarak yaptığımız atılımlar ve yaşadığımız sorunlar elbette ki bizim de eksenimizi ve stratejimizi belirledi. Türkiye’deki işletmelerin yüzde 95’i aile şirketidir. Dolayısıyla ülkemizde aile bireylerinin birlikte aynı şirket çatısı altında iş yapmalarında bir sorun yaşanmamaktadır. Sosyal hayatta olduğu gibi, ailelerimiz ekonomik hayatımızın da temeli. Ancak sorun bu şirketleri sürdürebilmekte. Maalesef çok azı bir sonraki kuşaklara geçebiliyor. Aile şirketlerinin ömrü ancak ortalama 25 yıl sürüyor. Üçüncü kuşağa geçebilen aile şirketlerinin oranın yüzde 10’a düştüğünü görmekteyiz. Aile içi roller ve işletme yönetiminde profesyonellik dengelenmediği takdirde sürdürülebilir bir yapı kurmak çok zor. Bizim şirketimizin ömrü bugün 50 yılı aştıysa bunda en önemli etken bütün aile bireylerinin yetenekleri doğrultusunda şirket yönetimine destek vermesi. Özellikle profesyonelleşmeye, uzmanlaşmaya ve kurumsallaşmaya da aynı şekilde azami ölçüde dikkat etmemiz gerekiyor. Bunlar rasyonel ilkeler tabii. Hayattaki en büyük ilham kaynağım da hem bir bilim kadını olan hem de -imkânların az olduğu bir dönemde - kendi özel laboratuvarını kurarak bir girişimci olan annem Kimyager Dürdal Berkem’dir. Bana pek çok alanda öncülük etmiş olan annemden ayrıca zamanı etkin kullanmayı, severek ve tutkuyla çalışmayı ve her zaman azimli olmayı öğrendim.

ATILIMLARA SAHİP ÇIKIYORUZ

Şirketiniz kurulduğundan bu yana nereden nereye geldi, 2017 nasıl bir yıl oldu, 2018 hedefleriniz neler?

Aile şirketlerinin gelişiminde en önemli üç unsur bilgi birikimi, akılcı kaynak kullanımı ve ortak zaman yönetimi. Aile içindeki sorumluluk bilincini ekonomik hayatta istikrara taşımalıyız. Bizim için esas mesele ülkemizin ekonomisine nasıl daha fazla katkı sağlayabileceğimiz ve insanımıza nasıl daha kaliteli ve iyi bir hizmet verebileceğimizdir. Biz Erdem Holding olarak bu ilkeler doğrultusunda çalışıyoruz. Türkiye’de ticari hayatın ve özel sektörün yeni yeni geliştiği 50 yıl öncesinden günümüze bu düşünceyle çalışarak geldik. Bugün telekomünikasyon, enerji, inşaat ve yapı malzemeleri, gayrimenkul, üretim, geri dönüşüm ve atık yönetimi alanlarında Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarından biri olmayı başardık. Geçtiğimiz yıl altyapı sistemlerimizi kuvvetlendirdik. Çağa ayak uydurmak için sürekli güncellenmek gerekiyor. 2018’de toplam kalite yönetimimizi arttırmaya odaklanacağız. Müşteri memnuniyetinin yanı sıra bizim için her zaman önemli olan başarı kriterlerinden biri de çalışan memnuniyeti olmuştur. Genpa, Türkiye’nin en büyük 10 bilişim şirketi arasında yer alabiliyorsa bunda ilkelerimizin ve yarattığımız bu saygın çalışma atmosferinin çok büyük payı var. Ülkemiz, dinamik ve yenilikçi yapısını koruyor, sürdürüyor ve geliştiriyor. Biz de ortak geleceğimiz için yaptığımız atılımlara tüm imkânlarımızla sahip çıkmaya devam ediyoruz.

EŞİTSİZLİĞİN SEBEBİ GELENEKSEL YAPI

Bir kadın olarak sizin gözlemleriniz, deneyimleriniz neler, kadınlar iş hayatında hangi engellerle karşılaşıyor?

Hem aile şirketinde hem de ülkemizde kurumsallığa öncülük eden THY gibi bir şirkette çalışmanın avantajıyla şahsen hiçbir zaman kadın olmaktan dolayı bir sorun yaşamadım. Fakat maalesef ülkemiz genelinde iş ve aile hayatındaki dengenin kadınlar aleyhine şekillendiğini görüyoruz. Hem bir zihniyet sorunu hem de yapısal sıkıntılar var. Öncelikle, kadınlarımız zaten çalışma hayatına atılmakta sorun yaşıyor; ardından bu işi sürdürmekte daha da büyük engellerle karşılaşıyor. Geleneksel aile hayatı ve eğitim yetersizliği bu durumun iki temel sebebi. Lise mezunu kadınlarımız maalesef üniversite mezunu kadınlarımızın yarı oranında çalışma fırsatı bulabiliyor. Kadınlarımız erkeklere göre daha erken yaşta evleniyor ve ev işleriyle beraber çocuk ve yaşlı bakımını tek başlarına sırtlamaktan ötürü iş hayatından uzak kalıyor. Bu geleneksel yapı maalesef çalışma ortamına da sirayet ediyor ve çalışan kadınlar kariyer süreçlerinde ücret eşitsizliğine maruz kalıyor ve görünmez cam tavanlara çarpıyor.

Kadın istihdamında daha fazla kadının yer alması için kadınlara ve erkeklere bir çağrıda bulunur musunuz?

Uzun vadede çözümler gerektiren yapısal sorunlarımız için şimdiden çalışmamız gerekiyor. Çünkü Dünya Ekonomik Forumu’na göre, günümüzdeki şartlar devam ederse kadın-erkek eşitliği küresel olarak ancak 170 yıl sonra sağlanacak. Bu demektir ki eğitim ve iş hayatında eşit koşullara kavuşmak ve toplum olarak kalkınmak için kadınlar, iki yüzyıl daha bekleyecek. Bu haksızlık... Kadınların bu şekilde ötekileştirilmesi ve sosyal hayattan uzak tutulması temel insan haklarıyla çelişiyor. Türk kadını yeniliklere açık karakteriyle sosyal hayatın bütün alanlarında kendini ispat etmiştir. Türkiye’de güçlü büyüme olmasına rağmen, kadın istihdamı çok düşük seviyede. Ülkemizde erkek istihdamı yüzde 70 seviyelerinde doygunluğa ulaşmış vaziyette. yüzde 30’lardaki kadın istihdamı ise en az 2 katına çıkabilir. Çok açık bir gerçek duruyor önümüzde: Türkiye’nin kalkınması için kadınların emeğine ve aklına ihtiyacımız var. Başka çaremiz yok. İnanıyorum ki, kadınlara fırsat eşitliği sağlandığında ya da kendi çabalarıyla bunu elde ettiklerinde başarılarıyla tüm dünyaya da ilham kaynağı olacaklardır.

Girişimci olmak isteyen kadınlara tavsiyeleriniz neler olur?

Bireysel olarak yapmamız gereken en önemli şey bütün olumsuzluklara rağmen hayal gücümüzü canlı tutmak. Bilimkurgu romanlarında okuduğumuz hayaller bugün iş dünyasında tek tek gerçeğe dönüşüyor. Finansmana ve pazara erişim gibi konular elbette önemli. Ama öncelikle dünyada neyi değiştirmek istediğimizi düşünmeliyiz. Hangi alanda fark yaratabiliriz? Keza girişimciliğin özü inovasyon ve kendini gerçekleştirmektir. Kadınlar olarak ilk hedefimiz ekonomik hayata katılmak olmalı. Girişimcilik açısından ilk etapta istihdama katılım çok önemli. Çünkü kadın girişimcilerin yaklaşık yüzde 70’nin daha önceden çalışma tecrübesi var. O yüzden çalışma hayatının içindeyken kadınlarımıza en büyük tavsiyem, sürekli gözlem yapmaları ve iş çevrelerindeki fırsatları okumaları. Fırsatları bilgi ve azimle birleştirmeliyiz. Toplumsal ve ekonomik değişimlerin yönünü doğru okumalıyız. Bunun için de kadınlar olarak en başta bilim, teknoloji, mühendislik ve matematikte çağın rüzgârını yakalamalıyız.

Başka kadınların öğrenmesi, rehber olması için yaptığınız işle ilgili, uzmanlığınız olduğu konuda püf noktalarını anlatır mısınız?

Yaşamını kadınların maddi ve manevi güçlendirilmesine adamış biri olarak - hukukçu gözüyle - iş hayatı ve sivil toplumculuk ile ilgili tavsiyelerde bulunabilirim. Gerek çalışma hayatında gerekse sosyal yaşamda kadınlarımızın yasal haklarını öğrenmesi gerekiyor. Okurken, çalışma hayatına atılırken, iş kurarken, işten ayrılırken, evlenirken, boşanırken, çocuk sahibi olurken, sosyal hayata katılırken kabul ettiğimiz sözleşmeler ve girdiğimiz süreçlerdeki tüm hususları iyi anlamalıyız. Sorumluluklarımızla beraber haklarımızı da iyice öğrenmeli ve bunları savunacak güçte olmalıyız. Kadınlar olarak kendi ayaklarının üstünde duran çağdaş bireyler olmak istiyorsak hukuk ve dayanışma bizim tek teminatımız. Birlik olduğumuz zaman kadınlarımızın büyük bir girişimcilik ve yaratıcılık potansiyeline sahip olduğunu görmekteyiz. TSKF (Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu) Başkanı’yken değerli arkadaşlarımla beraber sıfırdan metruk bir halde alıp restore ettikten sonra hizmete açtığımız Balat Kültür Evi projesinde ben bunu bizzat yaşadım. Bölgede yaşayan kadınlarımız ve çocuklarımız için bir hayal kurduk. Hem sosyalleşmek için ortam sağlamak hem de mesleki eğitim merkezi kurmak istedik. Yüzlerce kadın ve çocuğun hayatında ufak da olsa farklı bir pencere açmayı düşledik. Bu gibi sosyal girişimcilik tecrübelerimden yola çıkarak her alanda her zaman kadınlarımıza şunu tavsiye etmek isterim: Hayallerinizin azimle gerçekleşebileceğine inanın, birbirinizle dayanışma içinde olun; yalnız olmadığınızı bilin ve cesaretle harekete geçip sonuna kadar çalışın.