KADIN AKADEMİSİ

Bilgi Üniversitesi'nde “Sinema ve TV’de Dişil Faillikler ve Öznellikler" konferansı

İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümü, “Sinema ve TV’de Dişil Faillikler ve Öznellikler Konferansı”na ev sahipliği yaptı. 11-13 Nisan tarihleri arasında devam eden ve santralistanbul Kapüsü’nde düzenlenen konferansta sinema ve televizyon dünyasında kadınların kamera arkasında, ekranda ve seyirci olarak edindikleri deneyimler katılımcılara yalın bir dille aktarıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını ise İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Bölüm Başkan Vekili Dr. Öğretim Üyesi Ebru Thwaites Diken yaptı.

Kadının öznelliği yorumlandı

Oscar ödüllü Danimarkalı yönetmen Susanne Bier’in filmlerinde kadın öznelliğini “mekânın cinsiyetlendirilmesi” üzerinden yorumlayan Dr. Thwaites Diken, Bier’in filmlerinde maskülinitenin kırılma noktaları, farklı erkeklik konfigürasyonları, dişil öznelliğin olanakları ve sınırları üzerine bir sunum yaptı. Etkinlikte söz alan isimlerden İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aslı Tunç, popüler kültür anlatılarında kötücül kadın karakterlerin nasıl temsil edildiğine dair analizlerini “House of Cards” dizisi üzerinden aktardı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema ve Televizyon Yüksek Lisans Program Direktörü Prof. Dr. Feride Çiçekoğlu ise yönetmen Pelin Esmer’in filmlerinde kırsaldaki kadınların tiyatro oyunculuğu deneyimiyle nasıl dönüştüğüne dair bir sunum gerçekleştirdi.

Farklı toplumsal cinsiyet kimlikleri

Konferansta Bilkent Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Colleen Kennedy-Karpat da “Agnes Varda ve Tekil Dişillik” başlıklı bir sunum yaparak sinema tarihine sayısız katkısı olan Varda’dan ve onun ünlü Fransız yönetmen Jean-Luc Godard ile ilişkisinden bahsetti. Konferansın en dikkat çeken isimlerinden biri olan ve feminist film kuramcısı olarak dünya çapında tanınan Jackie Stacey ise bir başka dünyaca ünlü isim olan sinema sanatçısı Tilda Swinton hakkında hazırladığı sunumu katılımcılarla paylaştı. Swinton’ın canlandırdığı karakterler ve çağdaş sanata yaptığı katkılar üzerinden sinemada toplumsal cinsiyetler arasındaki geçişlilik hakkında konuşan Stacey; “Swinton sinema kariyeri boyunca farklı toplumsal cinsiyet kimliklerini temsil eden, bunlar arasındaki eşitsizlik ve çatışmaların gün yüzüne çıkmasına katkıda bulunan bir sanatçıdır” dedi.