Başarılı kadın girişimciler röportaj serimizde bugün sizleri Gıda Yüksek Mühendisi ve Arı Ürünleri Uzmanı Aslı Elif Tanuğur Samancı ile tanıştırmak istiyorum. Çünkü O girişimcilik hikayesiyle, kendi işini kurmak isteyen tüm kadınlara rol model oluyor. Öyle bir hikaye ki, başarısı hem ulusal hem de uluslararası arenada ödüllerle taçlandırılıyor.
Aslı Elif Tanuğur Samancı'nın girişimcilik hikayesi, sürekli ateşlendiği için 5 yaşına kadar antibiyotik kullanan oğlunun bağışıklık sistemini güçlendirmek istemesiyle başlıyor. Türkiye'de üretilmediği için propolisi kendisi üreten ve oğlunun iyileştiğine tanık olan Aslı Samancı, eşi Ziraat Yüksek Mühendisi Taylan Samancı ve Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ile birlikte 2013 yılında Bee'o adlı şirketi kurup propolis üretmeye başladı. O kadar başarılı oldular ki bugün gelinen noktada 4 bin sözleşmeli arıcısı, 400 bin arı kovanı, 4 bin metrekarelik tesisi ve 150 kişilik uzman kadrosu ile Türkiye’nin en büyük yerli propolis, arısütü, polen, arı ekmeği ve ham bal üreticisi konumuna yükseldi.
Ürünlerinin farklı ülkelere de ihraç eden Aslı Elif Tanuğur Samancı, dünya markası olma yolunca ilerlerken İşte Kadınlar'a hem girişimcilik hikayesini anlattı hem de girişimci kadınlara tavsiyelerde bulundu.
ASLI ELİF TANUĞUR SAMANCI KİMDİR?
Sizi tanıyalım mı, hangi okullarda eğitim aldınız?
1996 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Yüksek lisans öğrenimimi özel sektörde çalışırken eş zamanlı olarak, 2006 yılında İTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü’nde tamamladım. Ayrıca İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden 2018 yılında ikinci yüksek lisans MBA diplomamı aldım. Halen doktora çalışmama Düzce Üniversitesi Biyoloji Bölümünde devam ediyorum.
ULUSAL VE ULUSLARARASI 32 ÖDÜL KAZANDI
Kariyer yolculuğunuz nasıl ilerledi, yıllara göre hangi şirketlerde hangi görevlerde bulundunuz, şimdi hangi şirkette hangi pozisyonda çalışıyorsunuz. Hangi alanda uzmansınız, özellikleriniz neler, kısaca anlatır mısınız?
Ben Aslı Elif Tanuğur Samancı, Türkiye’nin ilk ve tek yerli Teknoloji Bakanlığı ve KOSGEB İnovasyon Ödüllü propolis üreticisi BEEO’nun kurucularındanım. Aynı zamanda ulusal ve uluslararası 32 farklı ödüle layık görülmüş bir kadın girişimciyim. 20 yıl boyunca arı ürünleri sektöründe Ar-Ge ve Kalite Direktörü olarak görev yaptım. Görevim süresince arı ürünleri alanında pek çok ulusal ve uluslararası proje gerçekleştirdim. Yönettiğim projeler, TÜBİTAK-TEYDEB, İstanbul Ticaret Odası ve Eurowards Türkiye tarafından da ödüllendirildi. 2013 yılında İTÜ Arıteknokent’te SBS Bilimsel Bio Çözümler A.Ş.’yi (BEE’O Propolis) kurarak kariyer yolculuğuma girişimci bir kadın olarak devam ettim.
İş hayatında uzun süredir yer alan biri olarak kendimi cesur, azimli ve çalışkan olarak tarif edebilirim. Mücadeleci ve yorulmayan bir yapıya sahibim. Hedeflerim doğrultusunda emin adımlarla, zorluklar karşısında yılmadan ilerleyebilirim. Yenilikçiyim ve durmak nedir bilmem. Sürekli üretme ve geliştirme aşkıyla hareket eden biriyim.
OĞLU İÇİN PROPOLİS ÜRETTİ
Şirketinizi Kurmaya hangi yıl, nasıl karar verdiniz, neden bu şirketi kurdunuz, hangi alanlarda hizmet veriyorsunuz? Şirketi kurarken hangi zorlukları yaşadınız, nasıl başa çıktınız? Şirketiniz bugün hangi noktada, yeni ürünleriniz olacak mı?
Oğlumun bağışıklık sorununa çare aradığım dönemde propolis ve arı sütü ile tanıştım. Oğlum 11 aylıktan itibaren 2 ayda bir yüksek derecede ateşleniyordu ve sürekli antibiyotik vermek zorunda kalıyordum. 5 yaşına geldiğinde antibiyotiklerden dolayı çok kötü bir alerji gelişti ve tedavisi de yoktu. Doktor çocuğumun bağışıklığının aşırı düşük olduğunu belirtti. Bunun üzerine bende bilimsel çalışmaları ve tıbbi yayınları araştırmaya başladım. Propolis ve arı sütünün dünyanın her yerinde bağışıklığı doğal yollarla güçlendirmek için kullanıldığını gördüm. Ama ülkemizde üretilmediğini ve Çin’den geldiğini öğrenince öncelikle oğlum için kendim üretmeye karar verdim. 6 ay kendi ürettiğim propolis özütü ve arı sütünü kullandıktan sonra oğlumda ne ateş ne alerji kalmıştı ve bağışıklığı da artmıştı.
KOSGEB DESTEĞİYLE TEKNOKENT'TE KURULDU
Bu şifayı görünce tüm annelere ulaştırma hayaliyle yola çıktım. Türkiye’de daha önce üretilmeyen propolisi yine Türkiye’de ilk kez “Sözleşmeli Arıcılık” modeli ile üretmek ve proses yöntemini geliştirerek insan tüketimine uygun hale getirmek için sevgili eşim Ziraat Yüksek Mühendisi Taylan Samancı ve değerli hocam Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ile birlikte 2013 yılında KOSGEB destekli Ar-Ge projesiyle firmamızı İstanbul Teknik Üniversitesi ARI Teknokent’te kurduk.
Bu işe adım atarken pek çok insan ticaretin farklı olduğunu ve zorlanabileceğimi belirtti. Kurumsal hayatı bırakıp, her şeye yeniden başlama durumumu eleştirenler oldu. Fakat ben yılmadan, hayalim doğrultusunda ilerlemeye devam ettim. Özel yaşamımda da ailem beni çok destekledi. Yoğun tempoda çalışırken aileden aldığınız destek daha da önemli hale geliyor. Bir kadın girişimci için de eşinin desteğini alıyor olmak çok önemli. Eşim, Taylan Samancı, Arıcılık Uzmanı Ziraat Yüksek Mühendisi, aynı zamanda ortağım. Benim de her zaman en büyük destekçim oldu. Sevgili eşimin ve ailemin bu inancı ve desteği, bugünlere gelmemde önemli bir etken…
YÜZDE 100 DOĞAL ÜRÜNLER İHRAÇ EDİYOR
Şimdi ise, Türkiye’de ilk defa yerli üretimini başlattığımız propolis için, yine İTÜ ARI Teknokent’te geliştirdiğimiz özütleme yöntemimiz ve ürünlerimiz ile Ar-Ge, inovasyon, girişimcilik ve ihracat alanlarında 16’sı uluslararası toplam 32 farklı ödüle layık görüldük. Arı ürünleri alanındaki uzmanlığımız ile yurt içinde BEE'O ve BEE’O UP, yurt dışında ise BEE&YOU markamızla, propolis, arı sütü, polen, arı ekmeği ve ham bal; ayrıca arı ürünleri içeren yüzde 100 doğal karışımlar, tabletler, damlalar, sprey, şurup ve kozmetikler üretiyoruz.
Ürünlerimizi, Amerika, Güney Kore, Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, İsveç, İngiltere, Fransa, Kıbrıs, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Suudi Arabistan’a ihraç ediyoruz.
4000 sözleşmeli arıcımız, 400.000 arı kovanımız, 4000 metrekarelik tesisimiz ve 150 kişilik uzman kadromuz ile Türkiye’nin en büyük propolis üreticisiyiz. Anadolu propolisini bir dünya markası yapma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz.
Firmamızı ilk kurduğumuz günden itibaren aynı azim ve şevkle Ar-Ge çalışmalarımızı yürütüyor ve inovatif, katma değerli, yeni ürünler üretiyoruz ve ürün portföyümüzü geliştirerek üretmeye devam edeceğiz. Arıcılık, arı ürünleri, arı ürünlerin sağlık üzerine etkileri, ballı bitkiler, balda coğrafi ve botanik orijin tespiti, arı ürünlerinde kalite özelliklerinin ve taklit tağşişin tespiti gibi konularda hem yazar hem editör olarak yer aldığım çok sayıda yayınım var. Bunların dışında kadın girişimciliği alanında da çeşitli kitapların içerisinde girişimcilik hikayem bölüm olarak yer aldı. Akademik anlamda da çok sayıda yayınlanmış bilimsel makalem var.
Bir kadın olarak sizin gözlemleriniz deneyimleriniz neler, kadınlar iş hayatında hangi engellerle karşılaşıyor? Birkaç maddeyle sıralar mısınız? Tanık olduğunuz veya yaşadığınız enteresan durumlar var mı?
Profesyonel hayatta kadınların karşılaştığı birçok engel ve sorun var. Maalesef ülke fark etmeksizin bu durum dünyanın birçok yerinde geçerli. Yaşadığımız modern zamanlar ne yazık ki kadınlara karşı var olan önyargıları değiştirmiyor ve bu konu hala gerekli önemi görmüyor.
Kadınların karşılaştığı engeller arasında aslında en başta eğitim engeli geliyor. Kız çocukları okula gönderilmiyor ya da yüksek öğrenim görmüyor. Kızların, kadınların tek görevinin evlenip aile kurmak olduğuna inanılıyor. ‘‘Böyle gelmiş, böyle geçer’’ gibi bir yargı söz konusu.
Bunun dışında iş yerlerinde de birçok sorun var; cinsiyetçi söylemler, işe alma koşullarında eşitsizlik, maaşlarda eşitsizlik, evlenme ve doğum durumlarında işten çıkarmalar bunların başında geliyor. Kadınlar iş hayatına atılsalar da evdeki sorumluluklar aynı şekilde hala ondan bekleniyor ve bu kadınların üzerinde daha da fazla baskı yaratıyor. Kadınlar ‘‘geleneksel’’ sorumluluklarından özgürleşemiyor.
KADINLARIN CESARETE SAHİP OLDUĞUNU KANITLADIM
Kendimce çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Eşim azmimin karşında durmadı, hep yanımda yer aldı, kariyerlerimizde beraber yürüdük. Evdeki sorumluluklar eşit şekilde dağıldı. Fakat iş dünyasında bazı önyargılarla karşılaşmadım diyemem. Kadın bir girişimci olarak yola çıkarken, başarılı olacağıma dair şüpheler vardı. Kadınların iş dünyasına uygun olmadıklarına ve hassas, kırılgan yapıda olduklarına dair yanlış bir inanç var. Bu inançtan ben de payımı aldım. Oysaki durum tam tersi; kadınlar her duruma göğüs gerebilecek büyük bir cesarete ve dayanıklılığa sahip. Bunu şahsen kanıtladığımı ve kanıtlamaya devam ettiğimi düşünüyorum.
İŞ DÜNYASINDA KADIN SAYISI ARTMALI
Kadın istihdamında daha fazla kadının yer alması için kadınlara ve erkeklere bir çağrıda bulunur musunuz?
İş dünyasında kadın sayısının artması şart. Kadınların iş dünyasına ve ekonomik düzene getirebileceği, katabileceği yenilik, farklılık ve güç çok fazla. Toplum geri kalmış bakış açıları ile kendi kendini bundan mahrum bırakmamalı. Bunun için en önemli adımın şirketlerde kadın kontenjanlarının oluşturulması olduğuna inanıyorum. Ayrıca kadınlara yönetim kadrolarında da daha fazla yer verilmesi gerekiyor. Biliyorum ki bu birçok yaratıcı adım ve çözümü de beraberinde getirecek. Ek olarak ise, anne olan kadınların haklarını korumaya yönelik yasa ve yönetmeliklerin de arttırılmasının, kadınların iş-ev dengesini daha rahat kurabilmesi açısından yüksek derecede önem taşıdığını düşünüyorum.
KADIN GİRİŞİMCİLERE TAVSİYELER
Girişimci olmak isteyen kadınlar hangi engellerle karşılaşıyor, onlara tavsiyeleriniz neler olur?
Öncelikle bir işi gerçekten seviyorlarsa ve istiyorlarsa adım atmaktan çekinmesinler. Kendilerini sürekli geliştirsinler ve tabii çalışmaktan hiç vazgeçmesinler… Bilgiye ve inanca sahipseniz, o işi başarmak için yeterli gücünüz var demektir. Kendinize inanın, istekli olun, çok çalışın ve risk almaktan çekinmeyin... İnsan bir işi gerçekten isteyerek, inanarak yaparsa ve emek verirse, başarmaması için hiçbir sebep yok. Kendilerini geliştirmek için eğitimleri takip etsinler, devlet desteklerini takip etsinler, gerekiyorsa üniversiteye dönüp yeniden eğitim almaktan çekinmesinler. Bir işi iyi yapabilmenin temeli onu çok iyi bilmekten geçiyor bu yüzden hayat boyu eğitim çok önemli. Bunlara ek olarak mali risk almaktan korkmasınlar, işi doğru yaptığınız müddetçe mali sorunları aşabiliyorsunuz. İş planı yapmayı ve bu planı uygulamayı harfiyen yapmak gerekiyor. Ve sizin çevrenizde işinizle ilgili destek olabilecek birçok insan olabilir, örneğin kadın girişimciliği üzerine dernekler var. Ticaret ve Sanayi odaları var. Buralara üye olup, eğitimlerden yararlanmak ve başarmış olan insanların hikayelerini dinleyip onlarla temas halinde olmak büyük önem arz ediyor.
BIKMADAN KENDİLERİNİ GELİŞTİRSİNLER
Başka kadınların öğrenmesi, rehber olması için yaptığınız işle ilgili, uzmanlığınız olduğu konuda birkaç püf noktası paylaşır mısınız?
Gıda Yüksek Mühendisi olduğum için işin teknik tarafını çok iyi biliyordum. Ancak satış, pazarlama, finans üzerine MBA yaparak şirketin tüm yönetim unsurlarını da öğrenmiş oldum. Sadece işin teknik tarafını bilmek yeterli olmuyor. Her gün bilgilerinize bir yenisini katarak kendinizi geliştirmeniz gerekiyor. KOSGEB’te kadın girişimciliğine özel ne kadar destek varsa hepsinden yararlandım. Özellikle devlet destek ve teşviklerini, finansal kaynaklara nasıl ulaşılacağını iyi araştırmak gerekiyor. Sonuçta ben İstanbul Teknik Üniversitesi’nden bir gıda mühendisi olarak mezun oldum ve girişimcilik eğitimi almamıştım. Yirmi yıla yakın özel sektörde hep Ar-Ge ve kalite alanlarında çalıştım. İşin finansal boyutunu, bir işletmenin nasıl kurulacağını, büyütüleceğini girişimci olduktan sonra öğrendim. Çeşitli derneklerin, sanayi odalarının girişimcilikten pazarlamaya kadar tüm eğitimlerini aldım. Kendi işlerini kurmayı hedefleyen ve planlayan tüm kadınlara bıkmadan kendilerini geliştirmelerini öneriyorum.
PANDEMİDE SATIŞLARIMIZ ARTTI
Pandemi nedeniyle işiniz nasıl etkilendi, sorunlarınız neler? Evinizde iş bölümü var mı? Pandemi sonrası için işiniz açısından planlarınız neler?
Hastalık yayılmaya başladığı andan itibaren gerek diğer ülkelerde gerekse ülkemizde insanlar bağışıklık sistemlerini nasıl güçlendirebileceklerine dair araştırmaya başladı. Araştırmaları, okumaları artınca ise gördüler ki propolis, polen, arı ekmeği ve arı sütü gibi arı ürünleri bağışıklığı desteklemede son derece önemli yardımcı doğal ürünler. Bu nedenle, pandemiyle birlikte satışlarımızda artış gözlemledik. Bu şu açıdan çok güzel bir haber; insanlar kendilerini bilinçlendirmeye ve doğadan gelen desteğe güvenmeye başladılar.
Pandemi sırasında ise tüm önlemleri alarak, tüketicilerimiz için durmadan üretmeye devam ettik ve halen devam ediyoruz.
ONLINE SATIŞ ALIŞKANLIK HALİNE GELECEK
Pandemi sonrası sizce nasıl bir hayat ve ekonomi düzeni bizi bekliyor olacak, neler değişecek veya değişmeli?
Pandemi ve ev karantinası sırasında insanlar mağazalara ya da marketlere gitmemeyi seçip online alışveriş sitelerine yöneldi. Bunun bir alışkanlık haline geleceğini düşünüyorum. Online alışveriş giderek artacak ve pazar büyüyecek. İnternet sitesinden satış yapmayan şirketler ise bu satış türüne yönelecek ya da yönelmek zorunda kalacak. Sosyal mesafe kurallarının da bir süre daha toplumda yer edeceğine inanıyorum. Bunun yanında yeni sektörler doğacak ve doğal ürünlere yönelimde artış olacak diye düşünüyorum.