Başarılı iş kadınları röportaj serimizde bu kez Hotelya Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Yüksek Mimar Zümrüt Doyran ile buluştuk. Girişimci kadınlar arasında yer alan Zümrüt Doyran,  maddi imkanları yüksek olmasına rağmen ailesinden destek almak yerine her zaman kendi ayakları üzerinde durmayı tercih etmiş. Ailesinin üzerine titrediği, pamuklara sardığı o küçük kız, mimar olunca şantiyelerde sabahlamış, faturalarını dahi ödemekte zorlandığı zamanlar yaşamış. Ama hiçbir engel onu yıldıramamış. Çünkü hiç pes etmemiş. İşte bu nedenle şimdi kendi işini kurmak isteyen kadınlara, girişimci kadınlara, iş hayatında olan veya hali hazırda iş hayatındaki kadınlar arasında yer alanlara 'cesur olun asla pes etmeyin' diyor.

Güçlü iş kadını, Hotelya Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Yüksek Mimar Zümrüt Doyran ile söyleşimizi keyifle okumanızı diliyoruz.


 

Gülay Gecü, "Kadınlar Bu Yaşamda 'Ben De Varım' Demek İçin Çalışmalı" Gülay Gecü, "Kadınlar Bu Yaşamda 'Ben De Varım' Demek İçin Çalışmalı"


ZÜMRÜT DOYRAN KİMDİR?

Nerede, kaç yılında doğdunuz, nasıl bir ailede büyüdünüz, hangi yıl hangi okullardan mezun oldunuz?


İstanbul’da doğup büyüdüm. Lise eğitimimi Özel Kadıköy Kız Lisesi’nde tamamladım.

1994 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık bölümünden mezun oldum. 1994-97 yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Yapı Bilgisi Yüksek Lisans Programı’nı tamamladım ve iş hayatına atıldım.

Varlıklı bir ailede, maddi anlamda rahat geçen bir çocukluk dönemi geçirdim. Ailem her zaman en büyük destekçilerimdi ancak Karadenizli bir ailenin tek kızı olarak fazlasıyla koruyucu bir ortamda yetiştim. İsteklerimi yapabilmek, hedeflerime ulaşabilmek için izin alabilmek adına çoğu zaman savaşmam gerekti. O nedenle savaşçı bir ruhum var diyebilirim.

Bu savaşım öncelikle okul hayatında kendimi en iyi göstermek için başladı. Birinciliklerle bitirdiğim lise hayatından sonra üniversitede de hiç farkında olmadan sadece yapmam gerekeni yaptığıma inanarak YTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık bölümünden ilk 10 içinde mezun oldum.

Tıp fakültelerinin yazılı olduğu üniversite tercih listeme eklenmiş tek farklı bölüm mimarlıktı ve onu kazandım. Bu bölümü yazdığım ve okuduğum için hiç pişman olmadım. Mimarlık bana göre bir meslekti. Ve yükseğini yapmaya karar verdim.

Yüksek lisans yapan bir öğrenciyken, 23 yaşında evlendim. Dolayısıyla eşimle birlikte kendi hayatımızı kazanmamız gerektiğinden çalışmaya karar verdim. Çok rahat bir geçmişten gelmiş olan kişiler olarak faturalarımızı dahi ödemekte zorlandığımız günlerimiz de oldu, yine de ailemizden destek istemedik. Kendi ayaklarımızın üzerinde durmak istiyorduk. Hedeflerimizi önümüze koyduk ve yoğun bir şekilde çalışmaya başladık. Tabi bu arada gerçek hayatla yüzleştik. Prenses gibi büyütülen bir kız çocuğuyken sabahlara kadar şantiyelerde 1 saat koli üstünde uyuyan, sonra kalkıp çalışmaya devam eden birine dönüşmüştüm. İşlerimin sorumluluğu sürekli artıyordu. Ve ben sürekli olarak, kendimi daha fazla nasıl geliştirebilirim diye düşünüyordum. En iyisini, daha iyisini nasıl yapabilirim soruları beni bugüne getirdi diyebilirim. Hala bu sorularla yaşıyorum. Mesleğimin inceliklerini erken yaşlarda mutfağında öğrenmem, işimin her aşamasını yaşayarak ve yılmadan çalışmam bugün 50 ülkeye iharacat yapan bir firmayı yönetmemi sağladı.


 

HOTELYA'NIN ORTAĞI VE GENEL MÜDÜRÜ

Kariyer yolculuğunuz nasıl ilerledi? Yıllara göre hangi kurumlarda, hangi pozisyonlarda ne kadar süre ile çalıştınız, şimdi hangi kurumda, kurumlarda ve hangi pozisyonda çalışıyorsunuz?


İş hayatıma ilk olarak ithal bir mobilya markasının temsilcisi olan firmada, proje satış destek grubunda mekan tasarımcısı olarak başladım. Bu firmada satış konusunda çalışma hayatıma yön veren bilgi ve deneyimler edindim. Daha sonrasında mimarlığı satışla birlikte harmanlayarak kullanmaya karar verdim ve bu deneyim ikinci işimde beni satış pazarlama alanında yöneticiliğe taşıdı.

Bu firmadan da ayrıldıktan sonra kendi mimarlık ofisimi kurdum ve tasarım, uygulama alanında çalışmalarıma devam ettim. 2010 yılında da müşterisi olduğum Kolsan firmasının sahibi Erdoğan Döner ile bir araya geldik ve birlikte Hotelya’yı kurduk. Şu an kurucu ortağı olduğum Hotelya markasının Genel Müdürü olarak profesyonel hayatıma devam ediyorum.


Hangi alanda uzmansınız, özellikleriniz neler, kısaca anlatır mısınız? Sizin mesleğinizi seçmek isteyen veya bu yolda ilerleyenler kadınlara rehber olması için yaptığınız işle ilgili, uzmanlığınızın olduğu konuda püf noktalarını paylaşır mısınız?


Şu anda sorumluluk alanım tüm Hotelya. Üretimden pazarlamaya, projelendirmeden satışa kadar olan tüm süreçlerle ilgileniyorum. İşin mutfağından geldiğim ve hemen hemen her kademide çalıştığım için sadece mimari yeteneğimi değil yönetsel tarafımı da geliştirdim. Hammadde alımından üretim tekniklerine, markalaşma süreçlerinden finansa kadar her sürecin içinde oldum. Benim bu deneyimlerim ve elbette ekibimin desteği sayesinde bugün Hotelya yalnızca bir üretim firması değil aynı zamanda butik hizmet anlayışı ile işini çok iyi bilen bir çözüm ortağı konumuna geldi.


HER İŞE KORKUSUZCA GİRDİM

Kendi işinizi ne zaman ve nasıl kurdunuz? Şirketinizi kurarken bir kadın olarak hangi zorluklarla karşılaştınız?


Hotelya, 1973’ten bu yana mobilya sektörünün öncü ve güçlü oyuncularından biri olan Kolsan Koltuk’un grup şirketi olarak 2010 yılında kuruldu. Kolsan Koltuk’un müşterisi iken, firmanın sahibi Erdoğan Döner’den ortaklık teklifi geldi.

Çalıştığı onlarca mimardan biri olduğum için ‘’Neden benimle ortak olmak istiyorsun?‘’ diye sorduğumda; “Çünkü işimi senden daha çalışkan, paramı da senden daha dürüst birine emanet edemem’’ cevabını verdi. Bu söz doğru yolda olduğumun göstergesiydi benim için.

Çünkü hayattaki tek amacım çalışkan ve dürüst olmaktır. Her zaman kimsenin hakkını yemeden kendi hakkını da koruyan bir yapım oldu. Erkek egemen bir sektör olması sebebiyle mesleğe ilk başladığım dönemde yaşadığım birtakım zorluklar oldu. Ancak hiçbir zaman geri adım atmadım ve zorlukları nasıl avantaja çevireceğime odakladım.

Bu sektörde artık kadınların da aktif olduğunun ve hatta söz sahibi yani karar alıcı olduğunun farkına varılması için uğraştım. Bu uğraşı halen veriyorum. Bunu kimi zaman erkeklerden daha fazla risk ve sorumluluk alarak yapıyorum, kimi zaman da onlardan çok daha fazla çalışarak. Bugün başarılı olarak adlandırılıyorsam sebebi; kadın olduğum yetersiz kalacağım gibi düşüncelere kapılmadan, her işe korkusuzca giriyor olmam. Hangi konu olursa olsun benden daha başarılı olan insanları görüp ‘’O yaptıysa ben de yapabilirim’’ diyerek daha ilerideki başarılara ulaşmak için çalıştım. Bugün geldiğim noktada Hotelya aracılığıyla ülkemi dünyanın birçok yerinde gururla temsil ediyorum.


 

50'DEN FAZLA ÜLKEYLE

ÇALIŞIYORUZ

İşinizde tam olarak neler yapıyorsunuz anlatır mısınız? Yeni projeleriniz neler? Şirketiniz o günden bu yana nasıl gelişti şu anda hangi seviyede?


Hotelya, 50’den fazla ülkede 700’ü aşkın projenin hareketli ve sabit mobilyalarında imzası olan; sektörünün bilinen, saygı duyulan ve güvenilen bir markası. 100 kişilik profesyonel kadromuzla bugün hareketli ve sabit mobilya üretimimiz ile 5 kıtada birden var olmayı başarmış bir Türk markasıyız. Ana faaliyet alanımız olan otellerin dışında AVM, hastane, restoran, ofis, cafe, mağaza gibi her türlü proje için üretim yapıyoruz. 12.000 m2’lik fabrikamızın 4.000 m2’lik alanında sabit mobilya, 6.000 m2’lik alanında hareketli mobilya üretiyoruz. Özellikle hareketli mobilyalarda üretim kapasitemiz oldukça yüksek. Hemen hemen dünya üzerindeki her ülkeden iş ortağımız bulunuyor. Her alana her türlü mobilya üretebilme kabiliyetimiz ve kapasitemiz var. Bu üretimler çok modern ve basit bir koltuktan altın varaklı klasik bir koltuğa, bahçe mobilyasından ofis mobilyalarına kadar çeşitlilik gösteriyor. Projelerimizin yüzde 80’ini oteller, yüzde 2’sini hastaneler, yüzde 10’unu restoran ve kafeler ve yüzde 8’lik bir kısmını karışık projeler oluşturuyor. Otel projelerimizin neredeyse tamamı 5 yıldızlı oteller. Bunların içinde önemli zincir oteller de yer alıyor. Hayata geçirdiğimiz bütün projeler, bizim yeni deneyimler kazanmamızı sağlıyor. Bu deneyimlerimizi de her yeni projede müşterilerimize sunuyoruz. Yurt dışında Türk ismini, Türk kalitesini, Türk hizmetini ve misafirperverliğini daha fazla gösterebilmek misyonuyla elimizden gelenin daha iyisini yapmak için çabalıyoruz. Önceliğimiz; henüz varlık göstermediğimiz ülkeler de dahil olmak üzere, dünya çapında marka bilinirliğine ulaşmak. Dünyadaki tüm 5 yıldızlı otel projelerine ulaşmayı hedefliyoruz. Bir dünya markası olma yolundaki yolculuğumuzda, üretim ve ihracat gücümüzle hem sektörümüze hem de ülke ekonomisine katma değer sağlamak için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
 

ÜRETİME ARA VERMEDİK

Pandemi işinizi nasıl etkiledi? Beklentiniz nedir?


2018 sonları ve 2019 başlarında turizmde yaşanan hareketlenme bizi 2020’de daha güzel işler yapmak için umutlandırmıştı. 2020 hedefimiz, üretim ve ihracatta büyüme odaklıydı. Ancak ülkelerin pandemiden korunmak adına aldığı önlemler sayesinde, ihracatı sürdürmek son derece güç hale geldi. Dünya genelinde projeler durduğu için biz bu süreci doğru değerlendirebilmek adına, elimizdeki projelerin üretimlerine devam ederek personelde azaltmaya gitmeden üretmeye devam ettik. Haziran ayı ile birlikte hem sektör genelinde hem de firma olarak hareketlenmeler yaşadığımız döneme giriş yaptık. Türk mobilyası dünya pazarında hem üretim hem de tasarım alanlarında çok güçlü. Çoğu marka üretimine ara vermedi. Hatta bu durağan süreç çoğu marka için büyüme-gelişme dönemi oldu diyebiliriz. Kendi içine dönen firmalar, eksiklerini tamamlama ve bir nevi yeni döneme hazırlanma süreci yaşadılar. Biz de Hotelya olarak uzun zamandır beklettiğimiz bir yatırımı hayata geçirdik. Pandemi döneminde turizm sektörü kepenk katmışken oteller için daha iyi ne yapabilirim diyerek bu süreçte önemli bir yatırım yaptık. 5 milyon TL’ye yakın bir yatırımla KFK Metal ile ortaklık kurduk ve yeni bir titanyum kaplama tesisini hayata geçirdik. Bu yatırımımız sayesinde özellikle Avrupa ve Amerika genelindeki projelerde daha rekabetçi bir yaklaşım sergileyerek orta vadede ihracatımızı güçlendirmeyi planlıyoruz.
 

RİSK ALMAKTAN KORKMAMALIYIZ

Kadın girişimcilerin sorunları neler, tavsiyeleriniz ne olur?


Girişimci olmaya karar veren kadınlarımızın en önce becerilerini ve tutkularını keşfetmelerini ve bu yönde bir girişime başlamalarını tavsiye ediyorum. Kadınlarımız kendilerine, gelişimlerine, geleceklerine yatırım yapmalı. Ve iş hayatına atılan kadınlarımız, önlerine çıkan hiçbir engelden korkmamalı, pes etmemeli ve her zaman değişime açık olmalı. Zorluklarla mücadele edecek güç kendi içimizde ve her kadın bu güce sahip. Kimsenin onayına gerek yok. Risk almaktan korkmamalıyız. Risk almak beraberinde daha fazla cesaret ve azim getiriyor. Benim için başarılı bir iş kadını olmak hayal değil hedefti. Hedefi olan ve bu hedefte kararlı olan hiçbir kadının başarısız olacağına inanmıyorum. Unutmayalım ki biz kadınlar, fark yaratan bakış açımız, attığımız net adımlar ve kararlılığımızla şirketlere ve bulunduğumuz her ortama değer katıyoruz.
 

EŞİTLİK BİR SEÇENEK DEĞİL HAKTIR

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için neler yapılmalı?


Toplumsal cinsiyet eşitliği, sadece kadınların mücadele vermesi gereken değil, erkeklerin de çözmesi gereken toplumsal bir problem.
Önümüze çıkan engeller yıllardır değişmiyor; biçim değiştirerek özünü korumaya devam ediyor. Özellikle kadınlara biçilen annelik, eş olma, ev düzenini sağlama gibi türlü roller ev ve iş yaşamında zorlayıcı engeller olabiliyor ve önyargıları beraberinde getiriyor. Kadınlara biçilen bu toplumsal rollerin kariyer anlamında engel teşkil ettiği bir gerçek. İşe giriş süreçlerinden üst yönetime geçişe kadar kariyer basamaklarının çoğunda bu roller sebebiyle görünmez bariyerlerle karşılaşıyorlar. Kadın istihdamını arttırmak için uzun yol olan toplumun sosyal dönüşümünü beklememeli; motive ederek, alan açarak hepimiz fırsat sağlamalıyız. Kadınlara daha fazla söz hakkı tanımamız ve potansiyellerini ortaya çıkarmalarına daha fazla destek olmamız gerekiyor. Başta İK politikalarımızı düzenleyerek, işe alım sürecindeki dengeden başlamak, çalışma hayatı boyunca kadın çalışana eşit fırsatlar sunmamız gerekiyor. Tabi, bu bir ayrıcalık değil, bir standart olarak benimsenmeli. Hayatın her alanında cinsiyet eşitliği bir seçenek değil, bir haktır.
Bu anlamda kadınların iş hayatında ve sosyal hayatta güçlendirilmesinin, tek tek hepimizin sorumluluğunda olduğunu düşünüyorum. Kadınların iş gücünde tutulması, iş gücüne katılımlarının sağlanması kadar önemli. Hotelya olarak da aydınlık bir gelecek için, kadının çok önemli bir rolü olduğuna yürekten inanıyoruz. Kadınların toplumsal yaşama katılımlarının türlü yollarla kısıtlandığı ya da yeterli düzenlenlemelerin yapılmadığı toplumların gelişmiş ve medeni olduklarından bahsetmemiz söz konusu değil.