TÜSİAD’ın 2016 yılının ilk Yüksek İstişare Konseyi toplantısının tek gündem maddesi vardı; Türkiye… Toplantıda hem TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes hem de TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan yaptıkları konuşmalarda ülkenin içinden geçtiği günlerde yaşanan sorunlara değinerek önemli uyarılarda bulundular. TÜSİAD yalnızca uyarılarda bulunmakla kalmadı. Aynı toplantıda düzenlenen “2016’da tahmin yapmak mümkün mü?” konulu bir panelde ise konuk olan ünlü gazeteci, araştırmacı ve ekonomistlerin yaptığı değerlendirmelerin kamuoyuyla paylaşılmasını sağladı.
BELİRSİZLİĞİ, PUSLU HAVAYI KURTLAR SEVER
Konuşmasında geçen hafta yaşanan 3 olayın belirsizliğin mahsurları, kişilerden bağımsız sağlam kurumsal yapıların önemi ve parlamenter sistemin çalışır ve çözüm üretir halde olması gerektiğini bir kez daha hatırlattığına dikkat çeken TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan şöyle konuştu; “En öncelikli konu demokrasinin organlarının işleyişine ilişkin belirsizliklerin giderilmesidir. Unutmayalım, hayat belirsizliği sevmez. Belirsizliği, puslu havayı, kurtlar sever. Yerli ve milli bir anayasa, Türk tipi bir model, biz öyle istiyoruz diye olmayacak. Zaman içinde ortaya çıkan, kendiliğinden gelişen bir model, bir bakmışız ki Türk tipi olarak anılmayı hak etmiş. Öte taraftan, masa başında hazırlanan model, olsa olsa sosyal mühendislik olur. Tecrübeyle biliyoruz ki, sosyal mühendislik uzun vadede mutlaka geri teper.”
Konuşmasında geçen hafta yaşanan 3 olayın belirsizliğin mahsurları, kişilerden bağımsız sağlam kurumsal yapıların önemi ve parlamenter sistemin çalışır ve çözüm üretir halde olması gerektiğini bir kez daha hatırlattığına dikkat çeken TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan şöyle konuştu; “En öncelikli konu demokrasinin organlarının işleyişine ilişkin belirsizliklerin giderilmesidir. Unutmayalım, hayat belirsizliği sevmez. Belirsizliği, puslu havayı, kurtlar sever. Yerli ve milli bir anayasa, Türk tipi bir model, biz öyle istiyoruz diye olmayacak. Zaman içinde ortaya çıkan, kendiliğinden gelişen bir model, bir bakmışız ki Türk tipi olarak anılmayı hak etmiş. Öte taraftan, masa başında hazırlanan model, olsa olsa sosyal mühendislik olur. Tecrübeyle biliyoruz ki, sosyal mühendislik uzun vadede mutlaka geri teper.”
ZAMAN UZLAŞMA ZAMANIDIR
Sorunları çözecek olan parlamentonun kendisinin sorunlara gömülmüş olduğunu belirten Özilhan şu çağrıda bulundu; “Artık kısır siyasi çekişmelere bir son verme zamanı geldi de geçiyor. Daha fazla beklemeye takadımız kalmadı. Bu tüm partilerimize bir çağrıdır. Gün birlik ve beraberlik günüdür. Zaman uzlaşma zamanıdır. Parlamentodaki milletvekillerinin, temsilcisi oldukları halka, sorunları çözebilme kapasitesinde olduklarını göstermesinin sırası gelmiştir. Vurdumduymazlık, bezginlik ve yılgınlık yapabileceğimiz en büyük hata olur. Bıkmadan, usanmadan, “bir şey olmuyor” demeden, birlik, beraberlik ve huzurumuzu tesis edeceğimize olan inancımızı koruyarak, sorunları çözmek için elimizden ne geliyorsa yapmaya devam etmeliyiz. Konuşan toplumlar ilerler. Bildiğimizi, inandığımızı her fırsatta yüksek sesle söylemeye devam edeceğiz.
Toplantıda konuşan TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes’ın mesajları ise hem hükümete hem de AB ülkelerine yönelikti. 2015 yılında dünya ekonomisinde büyümeyle ilgili hemen tüm raporların kötümserliği beslediği bir ortamda Türkiye ekonomisin yüksek sayılabilecek bir büyüme kaydettiğine dikkat çeken TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes ise konuşmasında yeni kurulacak hükümetten beklentilerini hem ekonomik hem de demokratikleşme açısından özetle şöyle sıraladı;
YAPISAL SORUNLARHALA RİSK TEŞKİL EDİYOR
-On gün sonraki Adalet ve Kalkınma Partisi kurultayından sonra kurulacak yeni hükümetin reform gündemine aynı heyecan ve kararlılıkla devam edeceğini umuyoruz. Somut olarak eylem planı çerçevesinde ortaya konulan ve 172 maddeden oluşan programın etkili bir şekilde uygulanmasını bekliyoruz.
-Sürdürülebilir büyümenin önünde engel teşkil eden yapısal sorunlar halen ekonomi açısından risk teşkil ediyor.
-Enflasyonun kalıcı şekilde düşük tek haneli seviyelere getirilememiş olması, yetersiz tasarruflarımızın yatırım ihtiyacımızı karşılayacak düzeye çıkamaması hala risk olmaya aday. Daha da önemlisi, ekonomi son dört yıldır büyüyor, ancak verimlilik hiç artmıyor.
-Ekonomi yönetiminde akılcı, rekabetçi piyasa kurallarını benimseyen, Türkiye’nin yapısal sorunlarını çözmeye odaklı bir anlayışın devam etmesi zarurettir.
-İş dünyası olarak yeni hükümetin rekabet gücünü artıracak reformları kesintisiz olarak uygulamasını, mali disiplin ve finansal istikrarı gözeten bir anlayışla ekonomi politikalarına yön vermesini bekliyoruz.
ÖZGÜRLÜKLERE HALEL GETİRİLMEMELİ
-Benzer şekilde, kişisel verilerin korunması kanununun AB standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi ve uygulamada bu kanunun lafzına ve ruhuna riayet edilmesi de hak ve özgürlükler alanında bir ferahlamaya yol açacaktır.
-Terörle mücadeleye kesin destek verirken, güvenlik güçlerimizin kayıp vermemesi ve gelişmelerden sivil halkın etkilenmemesi için her türlü önlemin alınması öncelikli olmak üzere, bu mücadelenin özgürlüklere halel getirmeden yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede, çözüm arayışı ortamına dönülebilecek koşulların en kısa zamanda sağlanabilmesini ümit ediyoruz.
ADİL YARGILANMA HAKKI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ÖNEMSİYORUZ
-Güvenlik, adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının güvenceye alınmasını her durumda önemsiyoruz. Her ne olursa olsun, özgür düşünceden korkmayan, özgüveni olan bir Türkiye’den yana olmalıyız.
-Batılı müttefiklerle her konuda tam olarak anlaştığımız da söylenemez. Bu nedenle diyalog yollarının açık tutulmasının, iletişime ve diplomatik işbirliğine özen gösterilmesinin önemini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
AB TERÖRLE MÜCADELEYİ AKSATACAK BEKLENTİDE OLMAMALI
-Hükümet AB ile ilişkilerde yeni bir ivme kazanılması için çaba gösterdi. Vicdan sahibi herkesin yüreğini paralayan Suriye’deki vahşetten kaçan mültecilerin kitleler halinde Avrupa ülkelerine akmasıyla ortaya çıkan trajedi ilişkilerin canlanmasına neden oldu.
-Avrupa Komisyonu raporuna göre Türkiye vizesiz seyahat anlaşmasının yürürlüğe girmesi için gereken 72 şartın ezici çoğunluğunu yeterli ölçüde ve hızla yerine getirdi. Burada gerekli adımların süratle atılmış olması küçümsenmeyecek bir başarıdır.
- AB’ye vizesiz seyahat etmesini sağlayacak anlaşmasıyla ilgili taraflar arasındaki sorunun ilişkileri kopma noktasına getirmeden çözülebilmesini diliyoruz. Ancak ülkemizin terör tehdidi ile karşı karşıya bulunduğu bir ortamda AB’nin terörle mücadeleyi aksatacak bir beklenti içinde olmaması gerekir.
-Vize anlaşmasının koşulu olan diğer maddeler içerisinde özellikle, yolsuzlukla mücadele programının uygulanması ve Avrupa Konseyi’nin bu alandaki organı GRECO’nun, (Türkiye’nin de imzacısı olduğu Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu) tavsiyelerine uygun yasal düzenlemelerin yapılmasını önemsiyoruz.