Bu düzen eninde sonunda değişecek. Kadınların hayatın tüm alanında erkeklerle eşitlendiği bir dünyaya hayat zorlayacak zaten. Aksi takdirde böylesi bir insan kaynağını yok sayan ülkeler gerileyecek, refah seviyeleri düşecek ve fakirleşecek.

Ekonomi dünyasından baktığım için gördüklerimden çok da hoşnut olduğumu söyleyemem ama öyle ya da böyle erkeklerle eşit niteliklere sahip, hatta kimi özellikleriyle iş hayatında çok daha büyük faydalar sağlayan kadını hak ettiği yere taşıyacak, taşımak zorunda kalacak.

Önceki gün Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından düzenlenen, "5. Türkiye Kadın Direktörler Konferansı"nda Türkiye'de Kadın Direktörler 2017 Raporu'nu dinledim.

Sonunda da güçlü ekonomisinden söz edip durduğumuz Türkiye'de ben sadece 3 şirketi canı gönülden alkışlayabildim. Yatırım ortaklıkları hariç Türkiye'de sadece 3 şirketin yönetim kurulunda bir kadın CEO yer alıyor. Yani koca Türkiye'de sadece Türk Tuborg, Tat Gıda ve Vakko'nun CEO'luk görevinde şirketin hissedar ailesinden olmayan, güçlü bir kadın var.

Zorlu Holding ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda, Sabancı Üniversitesi'nden projeyi yürüten Melsa Ararat, son bir yılda şirketlerin yönetim kurullarında kadın konusunda neler yaşandığını rakamlarla önümüze koydu. Gördüklerimiz şöyle: BİST'te yer alan 404 şirketin 168'inin yönetim kurulunda kadın üye bulunmuyor. 2012-2016 yılları arasında yönetim kurullarında en az bir kadın üyesi olan şirketlerin oranındaki artış ne yazık ki 2017 yılında devam etmedi. 2016'da yüzde 41 olan tamamı erkek yönetim kuruluna sahip şirket oranı aynı kaldı.

Öğrendik ki 2017'de BİST yönetim kurullarına 386 kadın üye seçildi. Bu rakam tüm yönetim kurulu üyelerinin yüzde 13.9'una denk geliyor. Oysa 2016'da bu oran yüzde 14.2 idi.

 DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

ŞELALE KADAK

“Diplomatik köprüler kurduk kırılan ilişkileri tamir ettik”

Ekonomi ve iş dünyasına projektör tutarken, Türkiye'nin kültür ve sanat hayatından da kesitler sunmayı ihmal edemeyiz.
Ne de olsa Türkiye'nin refah seviyesi yükselirken, ekonomisi büyürken, kültür sanat alanındaki atılımları bizi gelişmiş ülkeler mertebesine yerleştirecek.
Önceki gün 2017'nin değerlendirmesini yapmak ve 2018 projelerini konuşmak üzere Pera Müzesi Genel Müdürü Özalp Birol ile buluştuk.
Gördüm ki 13 yıl önce kurulan Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi'ni yılbaşından bu yana tam 10 bin kişinin ziyaret etmesi, Özalp Birol'u da sevindirmiş.
Birol, hain darbe teşebbüsünün yaşandığı, birbiri ardına Ankara'da,Beyoğlu'nda, Sultanahmet'te, Beşiktaş'ta, havalimanında bombaların patladığı 2016 yılını derin bir üzüntüyle hatırlıyor:
"2016 o kadar kötüydü ki.
Sergimizi açtığımız hafta İstiklal Caddesi'nde bomba patladı.
Haftasonu müzeye ortalama bin 500 ziyaretçi gelirken, birden 38 kişiye kadar düştü." Neyse ki 2017 yılında terör kontrol altına alındı ve bu durumdan en çok etkilenen başta turizm sektörü olmak üzere ülkede bir canlanma, sokağa çıkmalarda artışlar ve normale dönüşte bir hızlanma yaşanmaya başladı.

DEVAMINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYIN