KÜLTÜR

Tarık Akan anlatıyor; işportacılıktan yıldızlığa giden hayat hikayesi


LİSE BİRDE OKULDAN KOVULDUM
Tahsil hayatımda ilk kovulmam lise birde oldu. Daha ilk gün sigara içtiğimi gören müdür, önce şiddetle azarladı beni . Sonra da ikinci gün okuldan kovuverdi. Bir süre başıboş sürttüktükten sonra babam, başka bir okula yazdırdı beni. Her gün tam beş lira harçlığım vardı. Bafraya 160 kuruş yatırınca geriye kalanınla da karnımı genellikle kuru fasulye ve ekmek peynirle doyururdum.  Üç yıl böyle sürüp geçti….
 
LİSEDEN SONRA SANDAL KİRALADIM
Liseyi bitirdikten sonra yazın, Ataköy plajında sandal kiraya verirdim. Pazar günleri yüz liraya yakın para geçerdi elime. Ayrıca sandal kiralamaktan başka yine plajın kapısında işportacılık yapardım.  Bu heyecan verici mesleğimde tam 8 kere yakalanıp karakola düştüm. Epeyce de dayak yedim. Sonra kış geldi. Biriktirdiğim paralarla Özel Makine Mühendislik okuluna girdim ama gece bölümüne. Fakat burada da okumam pek uzun sürmedi. 500 lira olan ikinci taksidi ödeyemediğim için kapı dışarı edildim.

İÇİMDE OKUMAK ARZUSU VARDI
Okumak içimde hep okumak arzusu vardı. Para kazanmak için bir kiremitçinin yaında çalışmaya başladım. Haıftada 75 lira aldığım bu işte, telefonlara bakıp, yerleri süpürürdüm. Birbuçuk ay sonra bu işten bıkınca, soluğu hipodromda aldım: En uzun çalışma devrim de hipodromda oldu. Yüz lire haftalıkla tam bir yıl padukta çalıştım.

HER AKŞAM METELİKSİZ EVE DÖNÜYORDUM
Fakat her akşam eve meteliksiz olarak dönüyordum. Çünkü kazancımın hepsini koşullara yatırıyordum.
Hipodromdaki işimi terkettikten sonra, en yakın bir arkadaşımla uzun uzun düşündükten sonra, yeni mesleğimizde karar kıldı. Tekrar işportacılık yapacaktım. Ve ertesi gün defter kaplama kağıtları karaborsacılığına başladık. Fakat daha haftasında elimizde kağıt kalmadı. Bütün paraları yediğimiz için de işimizi sürdüremedik.
 
HAYATIMIN DÖNÜM NOKTASI

Nihayet hayatımın dönüm noktası, bundan birbuçuk yıl önce başladı. Dört arkadaş bir kahvede oturmuş sohbet ediyorduk. Bir ara arkadaşlarımdan biri elindeki dergiyi göstererek “Bana bak artist yarışması için gençler aranıyormuş. İşin ucunda 10 bin lira ve 10 film var. Girer misin? “dedi bana.  Önce “Hadi be nerde bizde o şans dediysem de sonradan 4 arkadaşlaberaber resim çektirmem için bir fotoğraf stüdyosuna gittik. Bir portre, bir de boy resim için 85 lira istediklerinde soluğu kapının dışında aldık. Çünkü hepimizin cebindeki parayı toplasak 15 lirayı geçmezdi.
Aradan bir hatfa sonra  bir arkadaşımın aracılığı ile fotomedellik denemesine giriştim. Önce iki boy resmimi çektiler. Çok beğendiler. Ama gel gelelim hiçbir cevap gelmedi. Çekilen iki boy fotoğrafımı kaptığım gibi , soluğu arkadaşlarımla beraber artist yarışmasını açan dergide aldık. Fakat kapıya geldiğimizde şanssızlık bir kere daha karşıma çıktı. Derginin kapıcısı boy resimden baka bir de portre ile 8 kuponla yarışmaya girebileceğimi söyledi. İkinci kez fotoğraf stüdyosunun yolunu tuttuk.  Resmi çektirip, kuponları da temin edince yeniden dergiye gidip son anda yarışmaya katıldım.
 
ARKADAŞIMIN GÖMLEĞİNİ GİYDİM
Yarışma günü derginin salonu ana baba günüydü. Avantadan elime geçirdiğim 100 lirayla kendime ancak bir ceket alabilmiştim. Ayakkabı,pantolon ve gömleği de arkadaşlarımdan temin ettim. Yarışmacılar, 4 ayı yarışmaya da değişik kıyafetleri ile gelirlerken ben hep aynı ceket, panolon ve gömlekle gelmiştim. Benim bu halim birçok yarışmacının dikkatini çektiği gibi alay konu uda olmuştum  aralarında. Yarışma kapısında dört arkadaşımla heyecandan tir tir titriyorduk. Hepimizi düşündüren tek şey kazandığım takdirde alacağım 10 bin lira idi. Yarıca hayatımızda görebileceğimiz en büyük para olacaktı bu.

10 AY KİMSE İŞ VERMEDİ
Uzatmayayım yarışmayı kazanmıştım. Hepimiz öylesine mutluyduk ki anlatamam. Ve sonradan öğrendik ki 10 bin lirayı ancak film çevirmeye başladığım zaman alacaktım. Ve yarışmayı kazanmış bir yıldız adayı olarak tam 10 ay boş geztim. Kimse iş vermedi. Delik cebimle adeta sefilleri oynadım.
Onuncu ayın sonunda bir şirket beni çağırmayı akıl etti nedense. Çevirecekleri filmde başrolü oynayacaktım. Alelacele elime  2 bin 500 lira avans sayıp, “yarın gel filme başla” dediler. Hayatımda ilk defa beş tane 500’lüğü birarada gördüm böylelikle.
O gece hemen arkadaşlarıma bir gece kulübünde ziyafet çektim. Sabah, sete giderken de cebimde yalnızca 25 kuruş vardı.

İŞPORTACI TARIK AKAN DEĞİŞMEYECEK
Bugün mü? Bugün gazetecilik okulunun son sınıfındayım.  Pahalı bir Mercedes’le gezip, yiyip ve de giyebilecğim kadar param var. Ama o 4 çocukluk arkadaşımdan ne kopmuşumdur, ne de ilkokulda gazete ve çekirdek satmakla başlayan yoksulluk günlerimi unutmuşumdur. Karaborsacı, işportacı ve sandal kiralayıcısı Tarık Akan’ın sinemadaki şöhretinden sonra değişmeyeceğine büyük inancım var.”