Yoğun çatışmalar nedeniyle binlerce kişinin evini terk etmek zorunda kaldığı Sur’da operasyonlar sonra erdikten bir gün sonra Diyarbakır’daydık. Ak Parti Kadın Kolları’nın “Gönül Dilimiz Türkiye” sloganlı etkinlği için gazeteciler olarak İstanbul’dan kalabalık bir ekiple yola çıktık. Beyaz tülbentleriyle Ak Parti’li eski ve yeni kadın milletvekilleri, ülkenin dört bir yanından gelen kadın kolları gönüllüleriyle Diyarbakır havalimanında Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu ve Ankara’dan gelenlerle buluştuk. Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı’nın yanı sıra Aile ve Sosyal Politikalar Eski Bakanı, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile birlikte otobüste şehre doğru yaklaşırken aylardır süren çatışmaların ardından bölgeyi yakından görmeyi umut ettik. Ama güvenlik nedeniyle Sur’a gidilemeyeceği açıklanınca herkesin yüzü asıldı.
4 BİN 500 AİLEYE 10 MİLYON TL
Diyarbakır Valiliği’ndeki toplantıda Vali Hüseyin Aksoy, 15 mahalleli Sur’daki 6 mahallede toplam 22 bin 323 kişinin yaşadığını, 2 Kasım’da başlayan sokağa çıkma yasağının devam ettiğini, yaklaşık 4 bin 500 ailenin olaylardan etkilendiğini söyledi. Bu ailelere şimdiye kadar biner liradan toplam 10 milyon 814 bin TL nakdi yardımda bulunduklarını anlatan Vali Aksoy, sokağa çıkma yasağı sırasında ise mağduriyeti azaltmak için 6 mahalleye 2 bin 100 koli gıda, 1.100 ekmek dağıttıklarını, gidecek yeri olmayan 801 aileyi otellere yerleştirdiklerini, halen 97 ailenin otellerde misafir edildiğini söyledi. Ayrıca ailece psikolojik destek verdiklerini, Yenişehir’de açılan yeni okulda 1.331 öğrenciye eğitim verildiğini, mağdur olan esnafa ise 3.717 milyar TL yardımda bulunduklarını anlattı.
AİLELER HENDEĞE KARŞI
Diyalog kanallarını hep açık tuttuklarını belirten Vali Aksoy, Sur’da hendek kazılmasıyla ilgili anket yaptıklarını ve ailelerin yüzde 95’ten fazlasının hendek kazılmasını ve barikat kurulmasını doğru bulmadıklarını ama bunu kamuoyu ile paylaşmaktan çekindiğini söyledi. El yapımı patlayıcılar nedeniyle binalarda ciddi hasar oluştuğunu, yasak sona erdiğinde halkın dönecekleri evlerin bulunmadığını, sorunları hafifletmek için çalıştıklarını söyledi.
SUR’UN YEREL MİMARİSİ KORUNACAK
“Sur içinde kentsel dönüşüm, toplu konut yapılmayacak” diyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ise şunları söyledi;”Halkı yanlış yönlendiriyorlar. 2012 yılında alınan Koruma İmarı var. Sur’daki dokuyu koruyarak, yöresel mimari özellikleri olan binalar olacak, kültürel mirasımıza sahip çıkacağız. Ev sahibi olanlara ev verilirken, kiracı olanlara kira öder gibi ev sahibi olmak imkanı olacak. “
EŞİME İŞ BULUN
Daha sonra Sare Davutoğlu’nun da bulunduğu heyet üç grup halinde terör saldırıları sonucu mağdur olan Surlu kadınları ziyaret etti. Benim de içinde bulunduğum grup, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ile birlikte çatışma ortasında kalıp kolundan yaralanan 6 çocuk annesiyle buluştuk. Çocuklarının en küçüğü 1,5 en büyüğü 11 yaşındaki kadının bir kolu hala askıda. Çocuk bezi almak için çıktığı sokakta eve dönerken aniden çıkan çatışmanın ortasında kalmış, omuzundan yaralanmıştı.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı getirdiği kitap ve oyuncakları verdiğinde çocuklar sevinçten çığlık atarak hediyelerini kucaklarken, annelerine hazır bakanı bulmuşken kendisinden ne istediğini sorunca şu yanıtı aldık; “Sur harabe oldu, evimiz bombalandı. Şimdi kiramızı Sosyal Yardımlaşma Vakfı ödüyor. Şimdilik buradayız ama evimize dönmek istiyoruz. Biz barış istiyoruz, huzur istiyoruz. Hayatımızın normale dönsün. Eşime iş bulunmasını istiyorum. “
Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı getirdiği kitap ve oyuncakları verdiğinde çocuklar sevinçten çığlık atarak hediyelerini kucaklarken, annelerine hazır bakanı bulmuşken kendisinden ne istediğini sorunca şu yanıtı aldık; “Sur harabe oldu, evimiz bombalandı. Şimdi kiramızı Sosyal Yardımlaşma Vakfı ödüyor. Şimdilik buradayız ama evimize dönmek istiyoruz. Biz barış istiyoruz, huzur istiyoruz. Hayatımızın normale dönsün. Eşime iş bulunmasını istiyorum. “
YAŞAM HAKKI İÇİN BARIŞ
Ziyaretlerin ardından katıldığımız AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığı’nın ‘Aynı Gökkubbe Altında Gönül Dilimiz Türkiye’ toplantısında Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu kadınlara seslendi. Davutoğlu konuşmasında “Acılar hepimizin acısı. Bölgenin kadınlarının ne kadar güçlü olduğunu biliyorum. Dört çocuk annesi olarak hayatın önemini çok iyi biliyorum. Geçirdiğimiz bu zor süreçte de aklın ve vicdanın temsilcisi olan kadınlarımız, inşallah terörün kanattığı yaralara da merhem olacak. İnsanın yaşam hakkı için barış diyoruz. Barış için biraraya gelmeli ve merhamet ve muhabbeti çoğaltmalıyız” dedi.
KADINLAR SUR’DA
Toplantının ardından güvenlik açısından sakıncalı olabilir uyarılarına rağmen kadın milletvekilleri Sur’da incelemelerde bulundu. Milletvekilleri ve kadın kolları üyeleri yasaklı bölgeye girmelerine izin verilmediği için Ulu Cami civarındaki vatandaşlarla görüştü. AK Parti Grup Başkan Vekili ve Aksaray milletvekili İlknur İnce, İstanbul milletvekili Mihriban Belma Satır ve AK Parti Diyarbakır eski milletvekili Oya Eronat Gazi Caddesi'ndeki esnafın şikayetlerini dinledi.
ÇATIŞMA DEĞİL BARIŞ OLSUN
Sur’un dar sokaklarında ilerlerken ayak üstü iki çocuğunun elinden tutmuş bir kadınla konuştuk. Evi yasaklı bölgede olmasa da çatışmalardan ötürü psikolojisinin çok bozulduğunu, çocuklarını sokağa çıkarmaktan korktuğunu anlatan kadın “Hayatımız alt üst oldu. Bu yaşadıklarımızdan hem hendek kazanlar hem de operasyon yapanlar sorumlu. Biz çatışma değil barış istiyoruz” dedi.
HENDEKLER AĞUSTOS’TA KAZILDI
Bir kahvehanede konuştuklarımız ise hendeklerin Ağustos ayından beri kazıldığını, operasyonun zamanlamasının manidar olduğunu belirterek, operasyonların HDP’ye oy verenleri cezalandırmak için yapıldığını iddia etse de onlar da tek bir şey istediklerini dile getirdiler; “Barış”
FABRİKA AÇILSIN GENÇLERE İŞ VERİLSİN
Ve sokakta karşılaştığımız bir başka kadının söyledikleri;” Çatışmanın ortasında kaldık, olan halka oldu. Biz üç aile tek bir evde yaşamaya çalışıyoruz. Evimize dönmek istiyoruz. Sur’da evler avluların içinde. Tapusu 1 kişinin üzerine ama o avluların içinde 3-4 aile birarada yaşıyor. Biz barıştan başka bir şey istemiyoruz. Bir de işsiz gençlerimize iş istiyoruz. Fabrikalar yapılsın, gençlerimize iş verilsin, biz de insanca yaşayalım.”