Gün geçmiyor ki kadınlara yönelik şiddet haberlerine üzülerek tanıklık etmeyelim. Toplumsal mücadele gerektiren bu konuda çok derinlere atılmış tohumları olduğu aşikâr. Derinlerde bu ekranlardaki dizilerde yer alan çoğunluğun normalleştirdiği cinsiyetçi esprililerden, kadınlara biçilen rollere kadar uzanıyor. İlk bakışta masum görünen bu yaklaşım acaba ilerleyen safhalarda kadınlara yönelik saldırgan hareketlere zemin hazırlıyor olabilir mi?
Dilin kullanımı önemli ölçüde öğrenilmiş ve bilinç altına işlemiş zemin ve zihinden kaynaklanıyor. Toplumsal cinsiyetle ilgili literatürde daha çok kadınlara atfedilen roller arasında ağırbaşlı, EDEPLİ, iffetli olmak bulunduğu belirtilir. Bunların tersi de kadınların daha sık karşılaştığı hakaretlerdir.
Bunun bir örneği bilgi kirliliği ve hurafelere savaş açmış bir kadının (Ebru Akdağ), gidahurafeleriavcisi instagram hesabında yaptığı tüketiciyi korumaya yönelik bir paylaşımına, kaynağı anlaşılamayan tuhaf bir saldırıyla karşı karşıya kalmasıyla karşımızda.
Kadın gıda mühendisinin yaptığı kategorik bilgilendirme, çok takipçili bir şehir bölge planlamacısı erkeğin hesabındaki, nam-ı diğer gıda dedektifi, agresif tepkilerine maruz kalıyor. Kadın mühendis postunda Kodeks’e aykırı pazarlama iletişimi yapılmasına karşı farkındalık yaratılmaya çalışırken, kendine Gıda Dedektifi diyen kişi Ebru Akdağ’ı firmaların ricasıyla insanları kandırmakla itham etmekle kalmayıp özelden de agresif mesajlar atıyor. Ardından kendi hikayesinde aşağılayıcı ifadelerle bu paylaşımı ve kadını hedef gösteren kişi, farklı platformlardan yazdığı mesajlara yanıt alamayınca sonunda “EDEPSİZ” mesajını atmakta hiçbir mahzur görmüyor.
Konu teknik açıdan tartışılmıyor, değerlendirme değil saldırma stratejisi uygulanıyor ve Gıda Dedektifi isimli karakter hiçbir iletişimi olmadığı bir kadına “EDEPSİZ” yaftasını yapıştırıyor. Halbuki bu kadın yazdığı konularda yüksek eğitim almış, yurt dışında tecrübe edinmiş bir gıda mühendisiyken, bu konuda saldırıda bulunan kişinin uzmanlığının konuyla alakası da yok. Ama olsun, kadın gerçekleri yazdığı ve saldırılara cevap vermediği için “edepsiz”...
Şimdi olayın gelişimine birlikte bakalım mı?
Ebru Akdağ, sosyal medya hesabında tüketicileri şu mesajı ile uyarıyor.
"
HURAFE: Ham bal ısıl işlem görmemiş, filtre edilmemiştir.
Türk Gıda Kodeksi (TGK)’nde ballar 8’e ayrılır: Petekli, Doğal petekli, Karakovan, Süzme, Petekli süzme, Sızma, Pres balı, Filtre edilmiş bal. Yani ham bal aslında bir bal çeşidi değildir. ABD ve AB’de yasal düzenlemelerde de tanımı yoktur. Ülkemizdeki yasal düzenlemede; “45 °C’den yüksek ısıl işlem görmemiş ve 0.3 mm’den daha büyük filtreler ile filtre edilmiş ballar, ‘ham bal’ olarak tanımlanabilir.” ifadesi yer alır.
Kullanımına göre bu aslında romantik bir pazarlama söylemine dönüşebilir. Çünkü raflardaki ham balın “hiçbir şekilde ısıl işlem görmemiş ve polenleri tutacak şekilde filtrelenmemiş” olduğu iddiası doğru değildir.
Isıl işlem öcü mü?
Gıdalarda ısıl işleme karşı yaygın bir ön yargı vardır. Isıl işlemin kontrolsüz şartlarda uygulanmasının gıdanın besin değerine zarar verebileceği doğrudur. Ancak doğru koşullarda ısıl işlem üründen beklentileri sağlayabileceği gibi, mikroorganizmaları etkisiz hale getirerek hayat kurtarıcı da olabilir. Öte yandan bir gıda mühendisi olarak “ısıl işlemin, zaman, basınç gibi parametrelere bağlı olarak etki gösterdiği” gerçeğine de dikkatinizi çekmek isterim. Uzun süre 45 °C’ye maruz kalan bir balda zararlı bileşikler meydana gelebileceği gibi, kısa süre 60 °C’de bu oluşum gözlemlenmeyebilir.
“Polenleri tutacak şekilde filtrelenmemiş” mi?
İyi de ürüne bal denilebilmesi için zaten polenlerin tutulmaması gerekir. Baldan polenleri ve bala özgü diğer bileşenleri ayırmak bir suçtur; buna tek istisna “filtre edilmiş bal”dır ve bunun hükümleri de TGK’da belirtilmiştir. Bu ifade aslında diğer balların “polenlerin tutularak filtrelendiği” algısını yaratarak tüketiciyi aldatmaktadır. TGK’da “Tüm benzer gıdalar aynı niteliklere sahip olduğu halde, belli bir gıdanın özel niteliklere sahip olduğunu ileri sürerek ve özellikle belirli bileşenler ve/veya besin öğelerinin varlığını veya yokluğunu özel olarak vurgulayarak, yanıltıcı biçimde olamaz.” hükmü yer alır.
Sonuçta ülkemizde ambalaja “ham bal” yazılmasına izin verilmektedir. Benim aydınlatmaya çalıştığım kullanılan ifadeden ziyade, tüketici üzerinde yaratılan algı oyunudur. Siz bilin de yine de istediğinizi seçin.
........
SONRA NELER OLUYOR?
Ebru Akdağ'ın bu paylaşımı anlaşılan birilerini rahatsız etmiş olacak ki Gıda Dedektifi onun yazdıklarını yalanlamaya çalışıyor. Bunun üzerine Ebru Akdağ, şu mesajıyla yanıt verdi;
Bu noktadan sonra GıdaDedektifi adlı hesaptaki kişi Ebru Akdağ'a özelden mesaj atarak "Edepsiz" diyerek hakaret etme cüretini gösteriyor.
Ebru Akdağ, bu kişinin hareketi karşısında susmayacak, hakkını hukuki yollardan arayacak.
EBRU AKDAĞ KİMDİR OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYIN