BTS Hukuk Bürosu ortaklarından Arya Kadın Yatırım Platformu üyesi Selin Beceni, Amerika'da Hillary Clinton tarafindan kurulan Vital Voices programına mentor olarak katıldı.

Beceni, Amerika'nın Chicago kentinde 11-15 Eylül tarihleri arasında katıldığı programla ilgili gözlemlerini Arya Kadın Yatırım Platformu'nda yayınlanan yazıda kaleme aldı.

İşte Selin Beceni'nin yazısı:
"Kadınlarla ilgili etkinlikleri seviyorum. Çünkü orada kendin gibi oluyorsun. Özel hayat, iş hayatı ve sosyal hayatında başına gelenlerden bunlarla mücadele şekillerine kadar benzer yaşanmışlıklara sahip olmak bu etkinlikteki insanlarla olan paylaşımını arttırıyor. Bu paylaşım ise bir taraftan hafife alınmaya alışmış özgüveninizi tazeliyor diğer taraftan ise birlikte ne kadar güçlü bir sese sahip olabileceğinizi keşfetmenize yarıyor.

İşte “Vital Voices” de bu güçlü sesi ortaya çıkartabilmek amacıyla kurulmuş bir organizasyon. Bu organizasyon çatısı altında çok sayıda etkinlik gerçekleştiriliyor ve tüm etkinliklerin temel amacı kadınların liderlik yarışında seslerini ve yüreklerini ortaya koymalarını sağlamak. Vital Voices GAP (Global Ambassadors Program) Etkinliği Sevgili Ahu Serter’in vizyonu ve referansı sayesinde benim katılma şansı bulduğum bir haftalık bir mentorluk programı. Bu programda 12 kadın girişimci ve 12 kadın lider, GAP direktörlük ofisinin müthiş titiz çalışması ile girişimcilerin gelişim alanları ve liderlerin yetkinlik alanları tespitlenerek birbirleriyle mentor-mentee olarak eşleştiriliyor. Ben mentor olarak (global ambassador) katılım sağladım. Program 11-15 Eylül tarihleri arasında Chicago’da Bank of America binasinda gerçekleşti. Zira Bank of America bu programın kuruluşundan bu yana ana destekleyicisi.

İtiraf etmek gerekir ki programa giderken ne beklediğimden çok da emin olmadan gittim. Bir haftada nasıl mentorluk verilir, hakkında hiçbir şey bilmediğim üstüne üstlük kültürüne dahi son derece yabancı olduğum bir insanla bir pazar akşamı tanışıp ardından gelen beş gün boyunca nasıl verimli zaman geçireceğim gibi sorularım vardı. Ayrıca çocuklarımın okullarının da ilk haftasıydı ve özellikle birinci sınıfa yeni başlamış olan kızım Zeynep’in tüm oryantasyon sürecini kaçıracağım için de müthiş bir vicdan azabı…Mentee ile ilgili bilgi ve dökümanlar da programdan birkaç gün önce elime ulaşmıştı, yani konuya ilişkin hiçbir fikrim yok. Anlaşılacağı üzere ben çok önemsediğim küçük dünyamın içerisinde böyle dertlenmelerle, çok da pozitif olmayan duygularla 11,5 saatlik uçuşuma başladım.

Ancak uçuş sırasında, benimle eşleştirilmiş olan menteemin programa kabul için göndermiş olduğu iş planını okumaya başladığımda daha yoldayken kendisine hangi konularda fikirler verebileceğimi tasarlamaya başlamış, belirli bir plan dahilinde bunları yapılandırmaya dahi başlamıştım. Anında negatif düşüncelerimden sıyrılmaya başladığımı hissettim. Hatta özgüvenim tavan yaptı, başkalarına aktarabileceğim ne kadar tecrübe biriktirmişim meğer… Tabii bu sadece benim tecrübem değil, GAP direktörlük ofisinin de harika çalışmasının eseri. Zira program direktörü Zoe Dean-Smith başta olmak üzere tüm ekip mentor-mentee eşleştirmesini büyük bir başarıyla gerçekleştirmişti; program sonunda dönüp baktığımda birbiriyle uyum sağlamayan veya göze batan hiçbir mentor-mentee ikilisi hatırlamıyorum ve programda konuştuğum katılımcılar da aynı görüşleri paylaştı. Neticede çok verimli bir hafta geçti, mentorluğu da layıkıyla yaptım ve bitti.

Ama esas benim için programın etkisi program bittikten sonra başladı. Orada çok enteresan kadınlarla tanıştım. İlk gün sabahtan mentorların birbiriyle tanıştığı bir seans yapılmıştı. Odaya girdiğimde “benim burada ne işim var” diye düşünmekten kendimi alamadım, zira mentorlardan bir tanesi Hillary Clinton’un ekibinde “girişimcilik programını” kurmuş ve geliştirmiş çok güçlü bir karakter, diğeri Meksika’da kadına karşı şiddete karşı savaş açmış bir kadın, diğeri yine Meksika’da Enerji Bakanlığı’nda müsteşar, bakan yardımcısı gibi sıfatlarla çalışmış ve sosyal sürdürülebilirlik kavramını anayasal seviyede mevzuata sokmak için savaş vermiş ve bunu başarmış bir kadın. Ve daha neler neler…sadece mentorlar değil menteeler de çok etkileyiciydi. Kendilerini kadınların sosyal hayattaki problemlerine adamış ve bu konularda yok pahasına çalışarak sosyal girişimcilik yapan, kar amacı gütmeyen organizasyonlar kuran ve kadın ola ola bizlerin dahi görmezden geldiği bir çok sorunla boğuşan ve ses getirmeye çalışan kadınlar… Ve bu kadınların bir kısmı da geçmişlerinde, çözümünü bulmaya çalıştıkların kadın sorunlarının mağduru olmuş olan kadınlar. İşte bu program sayesinde kendi küçük dünyamızda aslında çok önemsediğimiz günlük sorunlarımızın ne kadar basit olduğunu, o kabuğun içinden çıkıp da etrafımda neler oluyor diye biraz bakındığımda, günlük hayatta önümüze çıkan kafamızı yoran “önemli” sorunlar yerine kafayı yormamız gereken daha neler neler olduğunu ve bu konuda da kendi payıma çok az iş yaptığımı fark ettim. Adeta dünyaya ve günlük sorunlarıma bakış açım değişti, hatta bunları sakinlikle karşılamaya dahi başladım. Belki de yaş almanın da bu sakinleşmekte etkisi vardır, ama gerçekten bu etkinlik benim için aydınlatıcı bir etkiye sahip oldu.

Kadın çok güçlü bir varlık, bu gücümüzü olumlu yönde kullanıp kabuğumuzdan sıyrılıp hepimizin ortak sorunu olan birçok konuya birlikte eğilirsek düzeltemeyeceğimiz hiçbir şey yok. Yeter ki bir tarafından başlayalım. Ben kendi adıma öncelikle Vital Voices GAP etkinliğinde edindiğim tecrübeyi elimden geldiğince çok insanla paylaşarak ilk adımları atmaya başladım. Ama daha fazlası gerekli, onun için de gerekli girişimlerde bulunacağıma kendime söz verdim."