Fransız Yazar Filozof Albert Camus, "Sanatın tek amacı, yaşamanın tek amacı, dünya yüzündeki her insanda bulunan sorumluluk ve özgürlük duygularının birleşimini artırmakla olabilir. Sanatın hiçbir koşul altında, geçici bir süreliğine de olsa özgürlüğü azaltamaz veya bastıramaz" sözünü en başa tutturalım, sonra da sanattaki özgürlüğün kadın erkek eşitliğinin, kadınların özgürlüğünün çok uzağında durduğuna birlikte bakalım isterseniz.

Amerika'daki The National Museum of Women in the Arts - Sanatta Kadınlar Ulusal Müzesi'nin yayınladığı verilere göre; 

ABD'de görüsle sanatçıların yaklaşık yarısı (yüzde 45,8) kadın ancak erkek sanatçıların kazandığı 1 Dolara karşılık kadın sanatçılar 74 Dolar kazanabiliyor.  

ABD'deki 18 önde gelen sanat müzesinin kalıcı koleksiyonlarıyla ilgili araştırmaya göre 10 binden fazla sanatçının yüzde 87'sini erkek sanatçılar oluşturuyor. 

Geçtiğimiz on yıl içinde ABD'nin önde gelen 26 sanat müzelerindeki tüm satın alımların sadece yüzde 11'i ve sergilerin yüzde 14'ü kadın sanatçılar tarafından gerçekleştirildi. 

Freelands Vakfı raporuna göre Londra'nın büyük sanat kurumlarındaki sola şovların sadece yüzde 22'sinin kadın sanatçılar tarafından yapıldı. 

ARTnews'i 2015'teki 'Sanat Dünyasında Kadınlar" konulu özel sayısında 2007-2014 yılları arasında yaklaşık 70 kurumun 590 büyük sergisinin sadece yüzde 27'sinin kadın sanatçılara ayrıldığını bildirdi. 

2018 yılımda kamu ve ticare sektörlerdeki 820 bin serginin saedce üçte biri kadın sanatçılar tarafından yapıldı.

Bütün bu veriler bize hayatın her alanında olduğu gibi en özgür alanlardan biri olan sanatta da kadınların cinsiyet eşitsizliğine uğradığını çok çarpıcı biçimde söylüyor.

Bu eşitsiz ortamda kendi sanat galerisi Merkur'u 2010 yılında kuran Sabiha Kurtulmuş ise galeri sahibi olan sanattaki nadir kadın girişimcilerinden biri. 

Galerici - Sanat Danışmanı Sabiha Kurtulmuş, Sırbistan’ın Novi Sad kentinde psikoloji eğitimi aldıktan sonra 14 yıl Bedri Baykam ve Piramid Film Prodüksiyon şirketinin genel koordinatörlüğünü yaptı. 2004-2005 yıllarında 7 Arts Factory’nin kurucu ortağı oldu. 2004-2008 yılları arasında Cumhuriyet spor ve hafta sonu eki için yazılar yazdı. 2006 yılında Piramid Sanat Merkezi’ni kurdu. 2007 yılında Es Konsept Galerisi'ni, 2010 yılında ise Merkür Galeri’yi kurdu.

Son iki yıldır ise Artweeks Akaretler'i, Bilgili Holding ile birlikte düzenleyen Sabiha Kurtulmuş İşte Kadınlar'ın sorularını yanıtladı.

SABİHA KURTULMUŞ KİMDİR?

BEDRİ BAYKAM'IN ASİSTANI OLARAK BAŞLADI

Sanat danışmanı - Sanat girişimcisi bir kadın olarak Sabiha Kurtulmuş kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz?

1972 Almanya doğumluyum. Yugoslav göçmeni bir aileden geliyorum, Psikoloji eğitimini de yine Yugoslavya'da aldım. Sanat sektörüne ise 1994 yılının Aralık ayında Bedri Baykam'ın asistanı olarak başladım.

Yugoslavya'da ilk savaşın başlamasıyla birlikte ülkeye geri dönüş yaptım ve ilk olarak Bedri Baykam'ın yanında onun asistani olarak çalışmaya başladım. 90'larda sanat dünyası oldukça yoğun, hem görsel hem de düşünce üretimleri olarak çok büyük projelerin hayata geçtiği bir dönemdi. AKM sergilerinin her birinin açılışında izdiham olurdu, sanata ilgi ve sevgi en yüksek seviyedeydi.

Tüm basılı ya da görsel mecralarda sanat programları yapılıyordu ve halk inanılmaz ilgiliydi. Bedri Baykam'la 14 yıl süren işbirliğimiz oldu. Bu süreçte 7 kadının bir araya geldiği Radyo Female'de program yaptım. 2003-2007 tarihleri arasında Cumhuriyet gazetesinde yazdım.

Kısa bir süre TV8'de haber merkezinde çalıştım. 2004 yılında Beral Madra'nın danışmanlığında ilk sanat mağazası girişimi olan 7 arts factory'i Evrim Tümer ile birlikte kurdum ancak bir sene sonra kapatmak durumunda kaldım.

2006 yılında Bedri Baykam'ın sahibi olduğu Piremid Sanat Merkezinin kuruculuğunu üstlendim. 2007 yılında ilk galerim Eskonsept'i ortağım Ebru Erberdi ile beraber kurduk. Sonrasında ayrılarak 2010 yılında Merkur Galeriyi kurdum ve hayatıma galerici/sanat danışmanı olarak devam ediyorum. Son iki yıldır ise Artweeks Akaretler'i, Bilgili Holding ile birlikte yapıyorum ve iki aydır da Hürriyet Kitap Sanat ekinde yazıyorum.

SANAT SEKTÖRÜNDE 25 YIL

Galeriyi kurma süreciniz nasıldı? 

Sanat dışında bir işte çalışmadım. Ve sanatı da alaylı olarak uzun yıllar içinde Türk sanatının en büyük isimlerinin atölyelerinde büyüyerek, yurtdışında sergi ve fuarları takip ederek, yayınları okuyarak öğrendim. Şu ana kadar 25 yılımı doldurdum sanat sektöründe. Sanat Türkiye'de zor bir alan, destek almıyor, tüm girişimler bireysel.

Özelllikle kadın bir girişimci olarak Türkiye'deki pek çok sektörde olduğu gibi zorlandığımız bir alan. Sistem daha çok erkek galericiler arasında dönüyor. 2020 itibariyle birçok kadın galerici sağlam bir şekilde sektörde ayakta ve zorlu süreçleri en iyi şekilde atlatmaya çalışıyor.

Sanat zor zamanlarda en büyük ihtiyaç ve aynı zamanda günlük hayatımızın bir parçası. Bizler sadece galerilerimizde sergiler açarak değil, birçok kuruma da sanat direktörleri olarak destek veriyoruz. Birçok alandaki projeleri sanatla ilişkilendiriyoruz. Dolayısıyla biraz önce de bahsettiğim üzere sanat hayatın her alanında bizler de her türlü yapının içinde en doğru şekilde sanatı entegre etmeye çalışıyoruz.

KADIN OLARAK BİREBİR İLİŞKİLERDE ZORLANABİLİYORUZ

Kadınlar iş hayatında hangi sorunları yaşıyor sizce? Kadın girişimci olarak neler söylersiniz?

Sanatın ana faktörü insan. Bizler sanatçı ve koleksiyoner arasında bir köprüyüz. Birebir insan ilişkilerimiz önemli. Ve bizlerin çalışma prensipleri sosyalleşmeyi de gerektiriyor. İnsanlar beğendikleri sanatçıyla ilgili ya da yaşam, iş alanlarıyla ilgili her türlü bilgiyi sizden almak durumundalar. Tabii kadın olarak birebir ilişkilerde zorlanabiliyoruz.

Erkeklerin bu konuda daha geniş sosyal ortam paylaşma fırsatları var. Sanattaki kadın girişimciler olarak daha belirgin kurallara sadık kalmaya çalışıyoruz ancak erkek meslektaşlarımız daha rekabetçi olabiliyor. Bizler sanat eserini doğru platformlarda paylaşılması için efor harcıyoruz. Dünya sanat tarihine de baktığımızda öne çıkmış kadın sayısı erkek sanatçılara göre daha az. Kadınlar farklı sebeplerle erkek meslektaşlarından geride kalmışlar.

Dünyaca ünlü sanat piyasasında yer alan ve şu an yaşamayan 10 kadın sanatçıdan daha fazlasını saymak zorlaşıyor Picasso örneğinden bakarsak. Bunun sebepleri kadının isteyerek üstlendiği sorumluluklar ve kendisine dayatılanlar. Ancak 21. yüzyılla birlikte birçok kadın sanatçı artık erkek meslektaşlarıyla birlikte oldukça güçlü işler üretiyor ve onlar kadar değer görüyor. Ancak bu aşamaya gelmek hiç de kolay olmadı. Yine yaşayan sanatçıların satış rakamlarına baktığımızda hala kadın sanatçıların çoğunluğu erkeklerden daha düşük. Son dönemde kadın sanatçılar ülkemizde de seslerini oldukça yüksek bir şekilde duyuruyorlar bu sene de Bienali temsil edecek sanatçımız da bir kadın; Füsun Onur.. Bu da bizleri mutlu eden güzel bir haber.

ÇALIŞMA ÜCRETLERİ ÇOK YÜKSEK DEĞİL

Başka kadınlara rehber olması için işinizle ilgili birkaç püf noktası paylaşır mısınız?

Bizim sektör bu konuda biraz daha fazla şanslı çünkü kadınlar sanat sektöründe çalışmaya erkeklerden daha fazla ilgi gösteriyor. Bunun sebebi sanat sektoru bir anda hızlıca para kazanıp ya da hızlı kariyer yapılabilecek bir alan değil. Yıllanmak şart, sürekli bilgilenmek, sanatçı ve koleksiyonerle güven ilişkisini zaman içerisinde kurmak gerekiyor. Maalesef çalışma ücretleri de çok yüksek değil, çünkü galeriler son 5 yıldır ciddi bir ayakta kalma savaşı veriyor.

GİRİŞİMCİ SANAT PROFESYONELERİ DESTEK BULAMIYOR

Girişimci olmak isteyen kadınlar hangi engellerle karşılaşıyor, tavsiyeniz ne olur?

Bizim sektörde girişimci bir sanat profesyonelinin işlerini büyütmesi için maddi bir destek bulması çok zor. İşin içinde piyasa konusu olduğu için yatırım yapmayı tercih edenler (kurum ya da koleksiyonerler) daha çok erkek galericilerle işbirliği yapmayı tercih ediyor. Çünkü onların daha agresif ve farklı iş anlayışları olabiliyor bu konuda kadınlar biraz daha kitabına uygun çalışmayı tercih ediyor. Türk sanat ortamı ve piyasası da çok değişken olduğu için sanata özel tutkusu ve sevgisi olmayan kişilerle sadece para üzerinden bir ilişki ya da ortaklık yapmak zor görünüyor.

Uzmanlığınız olan konuda püf noktalarını paylaşır mısınız?

Sanat sektöründe olmak isteyen kadınlar için: Kadınlar tutkuludur ve sevdiklerinden zor vazgeçerler. Sanata da aşkla yaklaşamıyorlarsa kesinlikle zorlanacaklardır. Ancak bitmeyen bir aşk bizler için sanat. Her türlü güçlüğü bu aşk ve tutku ile yenebiliyoruz, projeler üretiyoruz ve sanatın içinde kalmaya devam ediyoruz.

SANAT SEKTÖRÜ KÖTÜ ETKİLENDİ

Koronavirüs işinizi nasıl etkiledi?  

Pandemi sanat sektörünü çok kötü etkiledi. Tüm sanat kurumları iki aydır kapalı. Sosyal medya üzerinde varolmaya çalışıyoruz ancak sanatın görünmeye ve izlenmeye ihtiyacı var. Yapıtla birey ilişkisi çok önemli ve o bağ şu an kesintiye uğradı. Ancak çok iyi bildikleri bir sanatçıyı görmeden alabiliyor koleksiyoner.

Bekar ancak yoğun çalışan bir kadın olarak ev işi ve yemek yapıyorum pandemi döneminde. Gerçekten günün yarısını alıyor. Açıkçası evde zaman verimsiz geçiyor. Çalışmaya alışmış biri için evde zaman geçirmek çok kolay değil.

Sürekli güncellemeye açık gelecek planları yapmaya çalışıyorum. Bizler için hayata dönmek müzelerden daha kolay olacak gibi. Çünkü biz izleyici sayımızı kısıtlayabiliyoruz zaten gündelik ziyaretçi sayımız çok az. Bu süreçte sergi açılışlarından vazgeçeceğiz güvenli ortamlar oluşana kadar. Artweeks Akaretleri ne zaman yapabilirim bilemiyorum sanırım Temmuz'dan önce bir öngörü yapamıyor olacağız. Firmalarla farklı nasıl yeni projeler ve fikirler üretebiliriz diye üzerinde düşünüyorum. Aslında herşey biraz da Corona sürecinin 1 Haziranda nasıl bir aşamaya geleceği de tüm planlarımızı etkiliyor olacak.

ÖNGÖRMEK ZOR

Pandemiden sonra yeni normalde bizi nasıl bir hayat bekliyor sizce?

Açıkcası hiçbir şeyi öngöremiyorum. Kendim ve çevrem üzerinden konuşursam; daha ihtiyaca dayalı tüketim ve ilişkiler üzerinden ilerliyor olacağız. Ekonominin etkilerini henüz göremiyoruz çünkü bu süreçte tüm ödemeler ertelenmiş durumda. Tam kapasite hayata döndüğümüzde tüm sistem nasıl tepki verecek sizlerle beraber göreceğim. Bazı sektörlerde çalışma sistemleri değişecek biraz daha ev-office sistemleri gündeme gelebilir. Uzun bir süre ihtiyaç dışı seyahatler ertenebilir. Ya da geçmişte yaşanan Spanish Flu gibi bir sene içerisinde Corona'yı tamamen unutup eski hayatımıza hiç ara vermemiş gibi geri de dönebiliriz. Herşey şu an olabilir gibi geliyor...