Arzum Pazarlama ve Ürün Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehtap Yıldız ile Zoom üzerinden yaptığımız video röportajımız Youtube kanalımız istekadinlar'da yayınlandı.

Mehtap Yıldız, video röportajımızda kendi kişisel hayat hikayesini, Arzum'daki cinsiyet eşitliği felsefesini ve çalışan kadınların sorunlarını anlattı. 

İşte Kadınlar olarak Arzum Pazarlama ve Ürün Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehtap Yıldız ile yaptığımız video röportajın tam metnini sizlerle paylaşıyoruz.

Eğer Mehtap'ın açıklamalarını izlemek isterseniz metnin sonundaki videoya tıklayın. Ve tabi izledikten sonra videoyu veya haberimizi paylaşmayı unutmayın. 

Az daha unutuyordum, Youtube kanalımıza abone oldunuz mu? Olduysanız ABONE olduktan sonra bu kutunun sağ tarafında çıkan bildirimleri açmayı da unutmayın olur mu?

İşte Mehtap Yıldız ile yaptığımız söyleşi...

 

FOTOĞRAFTAKİ TEK KADIN

Merhaba Mehtap Hanım, sizinle röportajımıza başlarken önce Borsa İstanbul'da gong Arzum için çaldı, o fotoğrafı izleyenlere göstermek istiyorum. Bakın şirketin yönetim kurulu üyesi, ceo hepsi gongu çalıyor, çalanlar arasında sadece 1 kadın var o da genel müdür yardımcılarından biri olan Mehtap Yıldız. Bu fotoğrafta sizin yer almanız büyük önem taşıyor, kadınların yönetimde yer aldıklarında şirketlere olan katkısının sembolü niteliğinde. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? “Yönetim kademelerinde kadın oranı az çünkü, siz nasıl değerlendiriyorsunuz?"

Öncelikle Halka Arz süreci benim için gerçekten de muhteşem ve eşsiz bir deneyimdi. Ben kariyer dünyasındaki meslektaşlarımın da aynı heyecanı hayatlarının bir döneminde mutlaka yaşamasını diliyorum.

Dediğiniz gibi yönetim kademelerindeki kadın oranı günümüzde halen yetersiz durumda. Bir gelişme var tabi, bunu izliyoruz ancak ne yazık ki süreç istediğimiz hızda ilerlemiyor. Bunun altında da birçok faktör var. Önümüze baktığımızda toplumsal faktörlerden kurumların bakış açılarına kadar birçok neden ortaya çıkıyor. Bu alanlarda gelişme sağlandıkça yönetim kademelerindeki kadın sayılarının da artacağını düşünüyorum. Tabii bir de kadınların da başarabileceklerini bilmeleri, bu yönde sağlam ve istikrarlı adımların da atılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu noktada kendimden de örnek vermek istiyorum. Zaman zaman hep bana "Kadın olmanızın iş dünyasında yaşadığınız zorlukları oldu mu?" sorusu yöneltiliyor. Ben her seferinde düşünüyorum belki de vardı ama benim yapabileceklerime inancımın cinsiyeti yoktu. O beni hep çok kuvvetlendiren bir duygu oldu. Elektrik elektronik mühendisiyim ben. Bu mesleği seçerken de hiçbir tereddüt duymadım, okuduğum bölüm bu inancın bana getirdiği çok güzel bir hediye oldu. Tabii yetiştirilme tarzım , ailem de beni bu konuda destekledi ve ben açıkçası bunun da önemli bir değer olduğunu düşünüyorum. Diğer yandan benim gibi düşünse de, cesareti olsa da ne yazık ki ayrımcılığa maruz kalan birçok kadın olduğunu da görüyoruz. Hem benim hem de çalıştığım kurum olan Arzum’un oldukça odağında olan bir konu bu. Hem kurumumda hem de kurum dışında bu konuyla ilgili elimden gelenin en iyisini yapmaya gayret gösteriyorum. Konunun sosyal sorumluluk boyutunda, hem perakendede kadınların üst kademelere gelmelerini destekleyen Lead Network’e, hem de kadın girişimcileri destekleyen kadın yatırımcıların olduğu Türkiye’nin ilk kadın yatırımcı platformu Arya’ya üyeyim ve aktif olarak çalışıyorum.

EN KIYMETLİ VARLIĞIMIZ İNSANLARIMIZ

 Şirkette önemli bir rolünüz var. Pazarlama ve Ürün Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak hangi işlerden sorumlusunuz, nasıl bir fark yarattınız?

Benim Arzum’daki hikayem 7 yıl önce Arzum’un aslında ikinci 50 yılına hazırlama ve değer katma misyonuyla başladı. Bir dönüşümün paydaşlarından biri olmak üzere Arzum’a katıldım. Arzum’un hikayesine dahil olduğum günden bugüne çok değerli ekip arkadaşlarımla birlikte Arzum’un hem adetsel pazar liderliğini güçlendirdik, hem de değersel anlamda pazardaki konumunu 5. ligden 3. lüğe kadar getirdik. Her sene pazarın üzerinde büyüdük, karlılığımızı artırdık ve finansal performansımızı çok iyi düzeye çıkardık. Kendi konularımızda çok uzman bir ekibiz biz ve çok da tutkuluyuz, heyecanlıyız. Başarıyı seven insanlar Arzum’da çalışıyorlar ve böyle bir ekip çalışmasıyla aslında bu son 7 yılda çok kıymetli işler yaptık. Biz Arzum’da şuna inanıyoruz; bizim en kıymetli varlığımız insanlarımız. Kendi fabrikalarımız yok, kendi mağazalarımız da yok ama çok kuvvetli bir markamız ve AR-GE’miz var. Çok sağlam bir satış ağımız ve satış sonrası hizmetlerimiz var. Merkezimizde de tüketicilerimiz var.

Ümit Boyner, " Kadına Yönelik Şiddeti Durdurmak için İstanbul Sözleşmesi Harfiyen Uygulanmalı" Ümit Boyner, " Kadına Yönelik Şiddeti Durdurmak için İstanbul Sözleşmesi Harfiyen Uygulanmalı"

Bu bakış açısı ve yetkin ekibimizle birçok patentli teknoloji geliştirdik, tasarım ve marka kimliğimizi yeniledik, yenilikçi ürün ve hizmetlerimizle ulusal ve uluslararası birçok ödülün sahibi olduk ve tüm bu yaptıklarımızda hep uçtan uca bir süreç yönetimi yaptık.

Bu noktada ürün geliştirme ve pazarlama konusunda benim yürüttüğüm rolden bahsetmek isterim, biraz spesifik bir rol.

Yaptığımız çalışmalara aslında uçtan uca da yaklaştık. Bu noktada Ürün geliştirme ve pazarlamayı bir arada yönettiğim spesifik rolümden bahsedebilirim. Çünkü bir yerde fikirden rafa kadar olan süreç var, bir yerde raftan tüketici deneyimine kadar olan süreç var. Fikirden rafa dediğim süreçte fikir her yerden gelebiliyor. Bize inovasyon şampiyonluğu da getiren bir fikir atölyemiz var. Fikrini ürünleştirdiğimiz arkadaşlarımızın 5 yıl boyunca kardan yüzde 1.5 pay aldığı bir sistemi yürütüyoruz. Şu anda da bu şekilde 5 farklı ürünümüz bu sisteme dahil durumda. Herkese de açık bir platform. Fikirler buradan gelebiliyor, tüketiciden gelebiliyor, pazar araştırmalarından gelebiliyor. Bu fikirlerin hepsini ürün haline gelip dönüşmesi çok uzun bir yolculuk. Ben burada AR-GE, kalite ve satın alma fonksiyonlarıyla beraber bu fikirleri ürünleştirme sürecini yönetiyorum. Diğer yandan da, ürün rafa geldikten sonra tüketicinin bu üründen sağlayacağı fayda iletişim faaliyetleri, ürünün yönetilmesi, karlılığı, sağlığı, ömrü yani tüketicileri merkeze alan tüm faaliyetler de yine bana bağlı. Uzmanlığı kategori yönetimi ve pazarlama iletişimi olan büyük bir ekibi Türkiye’de ve globalde yönetiyorum. Şuna çok inanıyoruz biz; tüketici iç görülerini almanızla onu ürün veya hizmete dönüştürmeniz arasındaki yol ne kadar pürüzsüz olur ise o kadar hızlı yol alıyorsunuz. Tüketicinizi çabuk duyup çabuk aksiyona geçiyorsunuz. Bence sektördeki farkımızı da aslında bunların hepsini tek çatı altında yürütüyor olmamız sağlıyor.

MEHTAP YILDIZ KİMDİR?

Sizi daha yakından tanıyalım isterim. Eğitim ve kariyer hayatınız nasıl ilerledi?

Ben aslında dört çocuklu bir ailenin kızıyım, dört kız kardeşiz biz. Ailemizde eğitim her zaman çok önemliydi ve bugün de dört kız kardeşim de kendi kariyerlerinde çok iyi noktadalar. Bilgi Üniversitesi MBA ve Anadolu Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümü mezunuyum. Profesyonel iş hayatıma elektikli ev aletlerinin üretim tarafında başladım. Üretim ve ürün geliştirmede 12 yıl boyunca sektöre birçok yeni, sıfırdan ürün kazandırdım. Bugün bu ürünlerin bazıları yılda 3-3.5 milyon adetlik kategoriler haline geldi. Mesela Türkiye’nin ilk çay makinesini yapan ekibin içerisindeki mühendislerden biriydim ben o dönemde. Ne mutlu ki bugün o kategorinin bu büyüklüğüne geldiğini gördük. 26 yıl oldu aynı sektörde meslek hayatımı devam ettireli ve birçok inovasyon bugün artık tüketicinin olmazsa olmaz ürünü haline geldi. 2009 yılında INDEX Grup bünyesine pazara yeni bir küçük ev aletleri markası lanse etmek üzere katıldım ve kurucu ekibin içine girdim ve HOMEND adında bir marka yarattık. 5 yıl boyunca Homend de tam bir “kurumsal girişimci” kimliğiyle çalıştım .Ben bu kavramı bilmiyordum açıkçası, sonradan tanımına baktığımda çok da hoşuma gitti bu kavram çünkü benim iş hayatına yaklaşımımı çok iyi karşılıyor . Homend’i kurarken 2 yıl boyunca neredeyse Çin’de yaşadım, kısa aralıklarla Türkye’ye gelip geri gidiyordum. Markanın ürün geliştirmesi, pazarlaması, kanal konumlaması, satış sonrası hizmetleri kısacası her şeyiyle markayı pazara sunduk. Patentleri ve hatta seslendirmesi bile bana ait olan konuşan ürünler de geliştirdiğim Homend’den 2014 yılında misyonumu tamamladığımı düşünerek ayrıldım ve Arzum’a Araştırma ve Geliştirme Direktörü olarak katıldım ardından İcra Kurulu’nda Pazarlama ve Ürün Geliştirme fonksiyonlarını yönetmeye başladım. Arzum’da yedinci yılımdayım.

ÇALIŞANLARIN YÜZDE 37'Sİ KADIN

Arzum'da kadın çalışan oranı nasıl, yönetim kademesinde kaç kadın bulunuyor? Arzum'da cinsiyet eşitliğinin sağlanması için neler yapıyorsunuz?

Toplumsal fırsat eşitliğini benimseyen bir markayız Arzum olarak. Şu anda şirketimizde toplamda çalışanlarımızın %37si kadın. Yönetici kademesinde ise bu oran %33. Bu oranı daha yukarıya çekmek ve eşitlik sağlıyor olmak ana hedeflerimizden biri. Burada kadınların farklı bakış açılarına, stratejik değerlendirmelerine gerçekten de çok güvenen bir şirketiz ve kendilerinin de her konuda kendi değerlerini farkında olmasını istiyoruz ve bunun için de çaba harcıyoruz. Bu noktada kadının kendi yarattığı bariyerler de olabiliyor. Bu anlamda yapamıyorum diyene yapabildiğini göstermek için mentorluk, koçluk, ihtiyaç duyulan eğitimler ve bunun gibi bütün fırsat alanlarını açıyoruz. Şirketimizin her kademesinde ki buna yönetim kurulu, icra kurulu, müdürler grubu da dahil, hepsinde aslında daha fazla kadın görmeyi istiyoruz. Bunun için de çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yakın zaman önce Lead Network’ün “diversity score card” uygulamasına katıldık. Türkiye’deki çeşitlilik skorumuz çıkıyor olacak. Açıkçası Türkiye ortalamasının çok üzerinde olduğumuzu düşünüyorum. Peki bu bize yeter mi? Yetmez, yüzde 50’ye kadar yolumuz var.

BİR ROL İÇİN 4 KİŞİYLE GÖRÜŞECEKSENİZ

2'Sİ KADIN OLMALI

Çalışan kadınların sorunları neler sizce, bu sorunlar nasıl aşılabilir?

Bu oldukça kapsamlı bir konu. Çünkü bunun içerisinde toplumsal figürler var, tabular var, ailenin tek başına pozitif ya da negatif etkisi var, eğitim, çalıştığınız kurum her şey önemli. Bunların hepsi aslında kadının çalışma hayatındaki gelişiminde engel ya da destek unsurları haline gelebiliyor. Bu konularda da birçok dernek, benim de içinde olduğum çalışma grupları, ayrıca çalışmalarını da izlediğim bir çok oluşum var. Aşılması gereken çok fazla konu var. Bu konu sadece Türkiye’de değil dünyada da önemli bir konu. Bu konuda yapılacak olan her çalışmanın katkı sağlayacağını düşünüyorum. Bugün bu yaptığımız görüşme de dahil olmak üzere farkındalıkla ilgili çok şey yapmamız gerekiyor. Kurumlara çok iş düşüyor. Bir seçim yaparken, o role uygun en iyi adayın kadın olması için çaba harcamalıyız bence. Orada en azından biz yöneticilerin, liderlerin şunu düşünmesi gerek: aynı pozisyona yeterli kadın adaylar görüşüp fırsat tanıdık mı? Bir role önerilen adayların kadın-erkek oranı olarak eşit olması gerek, 4 kişiyle görüşecekseniz 2’si kadın olmalı, her yönetici İK departmanından bunu talep etmeli.

ZİHNİMİZİN BARİYERLERİ

BİZİ ENGELLİYOR

Kadınların iş hayatında başarılı olması için tavsiyeleriniz neler olur?

Ben zihnin oyunlarına çok inanıyorum, bu anlamda da çok okuyorum. Kendim koçluk eğitimi de aldım. Sertifikalı bir koçum da aynı zamanda. Şunu çok görüyorum, zihnimizin bize yarattığı bariyerler bizi aslında çok frenliyor. Yani biz kadın olduğumuz için bir şeyleri yapamayacağımıza dair inancımız ya da bize o dezavantajları gösterenlere çabuk ikna olmamız zaten bizi hemen bir adım geriye itiyor. Bizim kadın ya da erkek, yapmak isteyip de yapamayacağımız hiçbir şey yok. Çok çalışmak gerekiyor evet bu doğru, gerçekten çok çalışmak gerekiyor.

Ailelerimiz şehir dışında olduğu için eşim ve yatılı bakıcımızla birlikte oğlumu 2 yıl boyunca 6 yaşındayken yalnız bırakmak durumunda kaldım. 8 yaşındaydı, ayda 10 gün Türkiye’ye geliyordum ve sonra 20 gün tekrar Çin’deydim. Bir geldiğimde okumayı öğrenmiş oluyordu, bir geldiğimde sayıları öğrenmiş oluyordu. Hiçbir şeyini yakalayamadım. Evet çalışmak gerekiyor muydu, evet gerekiyordu. Bunu istiyor muyum diye o dönem pedagog desteği bile aldım. Çünkü gitme ve gitmeme arasında çok zorlandım bir anne olarak.

Orada bana söylenen şeyi herkese söylemek istiyorum ‘ne yapmak istediğini biliyorsan ve çok istiyorsan bunu çocuğun da çok güzel hisseder ve seni takdir eder, sakın ödün verme’. Oğlum bugün 17 yaşında, son derece özgüvenli bir çocuk. Yanında olsaydım belki bu kadar bile olmazdı, o benim mutlu olduğumu, yaptığım işten keyif aldığımı gördükçe daha da bireyleşti. O yüzden kadınlar kendilerine hiçbir şeyi engel görmesinler. Birçok insan bazen ‘evli değil, çocuğu yok o yüzden kariyerinde çok ilerledi’ yorumu yapar. Hayır, evli, çocuklu aynı zamanda kayın validesi, görümcesi olan, aynı zamanda yerine göre yemek yapmak zorunda olan bir kadın da bu işleri yapabiliyor. Her seçiş bir vazgeçiş tabii ki. Çok sosyal olmadığım yıllar oldu, saat farkından dolayı eşimden gizli bilgisayarla birlikte gece yatarken çalıştığım günler oldu. Şunu çok iyi bilmeleri lazım ki; hem anne, hem eş, hem çalışan kadın olmamızın getirdiği çok güzel bir özelliği var biz kadınların. Problem çözme, zaman yönetimi gibi konularda uzmanlaşmamızı sağlıyor.

Örneğin çalışma hayatında artık çalışanları tanımlı kutularda görmek istemiyoruz, projelerde çalışsınlar, platformda çalışsınlar kutuların dışına çıksınlar istiyoruz. Herkesin kurum içinde birer küçük girişimci olarak çalışmasını istiyoruz. Çok yönlü, çok fonksiyonlu olmak zaten kadının doğasında var ve bunun iş hayatında çok faydasını görüyoruz. Dolayısıyla elimizde aslında zaten müthiş bir avantaj var. Bunları becermenin getirdiği yetkinlikle, ortalama bir çalışandan çok daha hızlı bir şekilde birçok konuda yol alabiliyoruz. Bu da kadını çok güçlendiren bir özellik.

MEHTAP YILDIZ İLE YAPTIĞIMIZ VİDEO RÖPORTAJI İZLEMEK İSTERSENİZ  BURAYA tıklayın.

.