Önceki gün, Borsa İstanbul’a (BIST) kayıtlı 404 şirketten 168’inin yönetim kurulunda kadın olmadığını saptayan araştırmaya yer vermiştim.
Bu rakam, tüm yönetim kurulu üyelerinin yüzde 13.9’una denk geliyor ki dünyada kabul gören yüzde 30’a varmak için çok fırın ekmek yememiz gerekiyor!
Sabancı Üniversitesi’nin “Bağımsız Kadın Direktörler” projesinin takip ettiği istatistikte, şirket yönetimlerinde, “profesyonel” kadın yönetim kurulu üyesi oranı eksikliği göze çarpıyordu.
BIST yönetim kurullarına 2016’da 94, 2017 yılında sadece 69 kadın üye atanmış, bunun 17’si bağımsız yönetim kurulu üyesi ve 47’si icrada görev almayan üye olmuş.
Sadece 5’i icracı üye olabilmiş.
Yönetim kurulu başkanlığı tablosunda da 2017 yılında sadece 28 şirketin yönetim kurulu başkanı kadındı.
22’si kontrol hakkını elinde bulunduran pay sahibi ailelerin üyesi ve/ veya doğrudan hissedar konumunda yer alıyor.
CEO nitelikleri taşıyan kadınlarda bile “aile içi” tercihler öne çıkıyor.
Yönetim kurulu başkanı olan 142 erkek profesyonel üyeye kıyasla yönetim kurulu başkanı olabilmiş sadece 6 profesyonel kadın direktör bulunuyor.
‘ÇOCUK SAHİBİ OLMAYI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?’
Toplumsal cinsiyet eşitliği alanının “ana akımlaştırılması” bütüncül politikalar gerektiriyor.
Kadınların, şirketlerin “karar mekanizmaları” olan yönetim kurullarına en az 3 kişiyle katılması etki yaratabiliyor.
1 kadın marjinal, 2 kadın azınlık kalıyor.
Kadınlar için toplumsal iklim sert geçiyor. Artan aile içi şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yol açan “ayrımcı” şirket politikaları baskın çıkıyor.
Maalesef en “Batılı” kurumların bile kadın çalışanının hamile kalmasını“risk” olarak gördüğüne tanık oluyoruz.
Geçtiğimiz günlerde bir bankanın kadın CEO’sunun kişisel Twitter hesabından “Kadın çalışana iş mülakatında ‘Çocuk sahibi olmayı düşünüyor musunuz?’ sorusunu sormak bence şiddettir. Kabul edilemez. Erkeklere soruyor muyuz?” mesajını paylaşmasıyla ortaya çıkan tartışma, “savununun” dilden öteye geçemediğini ortaya koyan çarpıcı bir örnekti.
TÜSİAD KREŞ DESTEĞİ İSTEDİ; YASA HAZIRLANDI
Ücret eşitsizliği ve kreş sorunu başta olmak üzere kadını güçlendiren programlara direnç gösteren toplusal döngü nasıl kırılacak? Can alıcı soru bu...
Kadın çalışanlara yönelik hazırlanan yasa tasarısı, son dönemin en olumlu haberiydi.
Kadın çalışanlara, işyerlerinde kreş hizmeti verilmemesi ve ödemelerin doğrudan kreş hizmeti sağlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine yapılması şartıyla, her bir çocuk için 2018 yılında aylık 304.4 lirayı geçmemek üzere, gelir vergisi istisna tutularak destek sağlanabilecek.
Bu konuyu Koç Holding Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Direktörü Oya Ünlü Kızıl’ın başında olduğu TÜSİAD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu da uzun bir süredir dile getiriyordu.