Neden öyle olduğunu anlatmaya çalışacağım.
Dünyanın bu tarafında gıptayla izlediğimiz, sadece Washington’da gencinden yaşlısına yarım milyon kişinin katıldığı Kadınlar Yürüyüşü’nde Madonna’nın sözleri öne çıkmış gibi görünüyor.
Ama Amerikalı ünlü feministlerin, insan hakları savunucularının söyledikleri en az Madonna’nın sözleri kadar önemli.
Bu arada yürüyüşle ilgili tweetler arasında “feminist” sözcüğüyle ilgili şu tarife dikkat çekmek istiyorum.
Zira feminist sözcüğüne dudak büken, “modası geçti” diye bakan ve hatta hâlâ “erkek düşmanı” gözüyle bakanlar var ne yazık ki.
Dolayısıyla şu tarif sanırım yeterince açıklayıcı.
“Feminist, kadın ile erkek arasında sosyal, politik ve ekonomik eşitliğe inanan kişidir.”
1459 GÜNLÜK DİRENİŞ
Amerikalı feminist ve LGBTI eylemcisi, insan hakları savunucusu, akademisyen-yazar Angela Davies kadınlarının eylemlerinin Trump’ın iktidarı boyunca devam edeceğini belirterek “1459 günlük direniş başlıyor” demiş.
1980’lerin en önemli siyasi figürlerinden biri olan Davies “Irkçılığa,İslamofobiye, anti-Semitizme, kadın düşmanlığına, kapitalist sömürüye karşı 1459 gün tabanda direniş, sınıflarda direniş, işyerlerinde direniş, sanatımızda ve müziğimizde direniş olacak” diye konuşmuş.