KAYSERİ yazısından sonra gelen mailler arasında iki tanesi anlamlıydı.

Maillerden biri 1910 yılına kadar nüfusun yüzde 48’ini Ermeni ve Rumların oluşturduğu Kayseri’nin neden çok kültürlülüğünü yitirdiğini sorguluyordu.

Diğerini 1960’lı yıllarda, sinemanın “altın çocuğu” diye bilinen oyuncu Göksel Arsoy kaleme almıştı.

Kayseri doğumlu Arsoy, bizi ağırlayan Belediye Başkanı Mustafa Çelik’in sanat ve sanatçıdan hiç söz etmemiş olmasına dikkat çekiyordu.

“Göksel Arsoy Altın Çocuk” kitabı ikinci baskısı yapacak olan Arsoy haksız sayılmaz.

Bir şehrin kimliğinin en önemli parçası kültürü, sanatseverliliği, sanatçısı değil mi?

Tekirdağ bu konuda pek iddialı.

Geçenlerde, Tekirdağ Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat ile ofisinde buluştuğumuzda ünlü piyano sanatçısı Gülsin Onay ile karşılaştık.

Eşkinat, üç yıldan beri “Gülsin Onay Piyano Günlerini” düzenliyor.

Festival boyunca Türkiye’nin önde gelen piyano sanatçılarının yanı sıra yabancı sanatçıları da ağırlayan Eşkinat’ın ofisin ve belediye binasının her köşesi tablolarla dolu.

Kendisi de iyi bir koleksiyoner olan Eşkinat bu durumdan pek mutlu.

Dört yıldan beri düzenlenen Uluslararası Bisanthe Plastik Sanatlar Çalıştayı’na katılan ressamlarını eserlerini Tekirdağ’a hediye edip evlerine dönüyorlar.

Yazıda hem Tekirdağ hem Süleymanpaşa sözcüklerinin geçmesi kafa karıştırıcı olabilir.

AKŞAM KÖYLÜ SABAH ŞEHİRLİ

Konuya Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak açıklık getiriyor.

“30 Mart 2014 Tekirdağ büyükşehir olunca merkezi Süleymanpaşa oldu. Alışamadığımız bir durum. 257 köy akşam köylü yattı sabah şehirli oldu. 63 yıldır Tekirdağlıydım şimdi Süleymanpaşalı oldum”.

Albayrak, Ekinat’ın 4 yıldan beri düzenlediği sanatsal faaliyetlerle şehrin adını Avrupa’ya duyurduğunu söylüyor.

Bu yıl üçüncüsü yapılan Bisanthe Taş Heykel Sempozyumu’nda Marmara Adası’nın güzelim mermeriyle yapılan heykeller hem belediye binasında hem şehrin parklarında. Başınızı ne tarafa çevirirseniz bir heykel ile karşılaşıyorsunuz.

Bisanthe Oda Müziği Festivali de yurt dışından yabancı sanatçıları ağırlıyor.

Bisanthe, Heredot tarihinde geçenTekirdağ’ın eski adlarından biri.

Şehrin tarihteki bir diğer adı olan Rodosto adına uluslararası satranç turnuvası, yelken, bisiklet yarışları yapılıyor.

Son yelken yarışlarına altı ülkeden 233 yelkenci katılmış.

Eşkinat ile Romanların çoğunlukla yaşadığı Aydoğdu Mahallesi’nde Roman çocukların müzik, resim, dans, satranç, çalgı bakım ve onarım eğitimi aldıkları sosyal etkinlik merkezini ziyaret ettik. 73 çocuğun eğitim aldığı Aydoğdu Sosyal Etkinlik Merkezi devletin sosyal politikalarından yeterince yararlanmayan, kimi zaman dışlanan Roman çocuklar için çok iyi olmuş.

Çünkü çocukların hayata bakışlarını, gelecekle ilgili planlarını oldukça değiştirmiş.

En sanatsever şehir Tekirdağ mı

HEDEF DUMANSIZ KALKINMA

PEKİ sanat ve sosyal etkinlikleri bir yana bırakırsak şehrin ekonomik vizyonu nedir?

Ekrem Eşkinat, şehrin merkezinden sonra uğradığımız uçsuz bucaksız Barbare Bağları’nda “hedef dumansız bir kalkınma” diyor.

Yani tarım, bağcılık ve turizme dayalı, fabrika bacalarının tütmediği bir kalkınma modeli.

“Tekirdağ’da 1900’lu yılların başında 400 bin dönüm bağ vardı. Tekirdağ limanından Fransa’ya o yıllarda 100 bin ton dökme şarap gidiyordu.1980’lı yıllara gelince geriye sadece 80 bin dönüm bağ kalmış” diyor.

“Bu bölgenin kalkınmasının temel parametresi bağcılık ve şarapçılık olmak zorunda çünkü bir tarım bölgesindeyiz” diye ekliyor.

Hani “ne şahane” diye her fırsatta dile getirdiğimiz İtalya’nın ünlü Toskana vadisi var Barbare Bağları’dan gördüğüm uçsuz bucaksız manzara kesin oralardan güzel.

Süleymanpaşa Belediyesi bağcılığın yeniden canlanması için bu yıl Trakya Bağ Bozumu ve Ekoloji Feltivali’nin de üçüncüsünü düzenlemiş.