GÜNDEM

CDP Türkiye 2017 raporu açıklandı, Türkiye’den Şirketler CDP Küresel A Listesi’nde

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından, Garanti Bankası ana sponsorluğunda yürütülen, CDP İklim Değişikliği ve Su Programları’nın 2017 Türkiye sonuçları raporu, 28 Kasım 2017, Salı günü Zorlu PSM’de düzenlenen “Reimagining Disclosure: CDP İklim Konferansı” ile kamuoyu ile paylaşıldı.

Etkinlikte CDP Küresel A listesi Liderleri ve CDP Türkiye İklim ve Su Liderleri ödüllendirildi. Ödülleri sahiplerine TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik takdim etti.

Etkinliğin açılış konuşmalarını Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, Zorlu Holding Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak ve CDP Yönetim Kurulu Başkanı Paul Dickinson gerçekleştirdi.

Etkinliğin ana tema konuşmasını Climate Bonds Initiative (İklim Tahvil Girişimi) Direktörü ve Callund Consulting Limited Yönetici Direktörü Nick Silver yaptı.

Etkinlik Birleşmiş Milletler Eski Genel Sekreteri Christiana Figueres’in CDP Türkiye’ye özel olarak kaydettiği video mesajı ile devam etti.

“Şirketlerimiz dünya standartlarında bir performans gösterdi”

Etkinlikte Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ve CDP Türkiye Direktörü Melsa Ararat CDP İklim Değişikliği 2017 Sonuçlarını açıkladı. CDP Türkiye Projeler Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş de CDP Su Programı 2017 sonuçlarını sundu.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ve CDP Türkiye Direktörü Melsa Ararat, CDP platformunun 8. yılında, Türkiye’nin borsada işlem gören en büyük şirketleri arasında iklim değişikliğine yönelik farkındalık politikaları, stratejileri ve belirlenen hedeflerde bir artış yaşandığını söyledi. İklim değişikliğine yönelik politikalarını açıklayan şirketlerin birçoğunun, 2016 yılından bu yana adım adım çevresel verileri açıklamanın ve şeffaflığın ötesine geçerek dünya standartlarında bir performans gösterdiğini de sözlerine ekledi. Analizlerin Türkiye’de daha fazla şirketin iklim değişikliği ile ilgili konuları üst yönetimlerde ele aldığını ortaya koyduğunu da dile getirdi.

Türkiye’de CDP’ye yanıt veren şirketlerin çevresel verileri açıklamanın ve şeffaflığın ötesine geçmeye başladığını belirten Melsa Ararat bu yıl Global A listesi’ne Türkiye’den girmeye hak kazanan Arçelik ve Garanti Bankası’nı kutladı ve ekledi: “Türkiye’nin en büyük şirketlerinin bu başarısı ne anlama geliyor? Türkiye’de iklim değişikliğine yönelik yeterli hukuki alt yapının olmaması ve Parlamentodan onay bekleyen Paris Anlaşması göz önünde bulundurulduğunda özel sektörün iyi strateji ve uygulamaları gönüllü olarak benimsemesi, kural koyuculara açık bir mesaj gönderiyor: Türkiye’nin en büyük şirketleri, küresel ürün ve finansal piyasalardaki rekabet baskısına karşılık vermeyi öğreniyor. Başarıları da Türkiye’de özel sektörünün iklim değişikliği ve buna ilişkin riskleri yönetme becerileri konusundaki esnekliğini yansıtıyor” dedi.

“Suya bağımlı sektörler, su kullanımını azaltmak için köklü değişiklikler yapmak zorunda kalacak”

CDP Türkiye Projeler Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş bu yıl CDP Su Programı’na yanıt veren şirket oranında yüzde 21 oranında artış yaşandığını belirtti. İklim değişikliğinin, dünya ekosistemini öncelikli olarak su üzerinden etkilediğini ve suyun kıt bir kaynak olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını vurgulayan Göğüş, kişi başına düşen su miktarı, gerçek su zengini ülkelerin yedide birinden az olduğunu; kötü senaryoya göre, Türkiye'deki su rezervinin 2015'te 112 milyar metreküpten 2100 yılında yaklaşık 50 milyar metreküpe düşeceğini belirtti. Aynı süre içinde toplam su talebinin 43 milyar metreküpten 62 milyara çıkmasının beklendiğini ekledi. Bu nedenle uzak olmayan gelecekte talebin arzı geçeceği ve suya bağımlı sektörlerin su kullanım verimliliği ve yeniden kullanılan su oranını arttıracak köklü değişiklikler yapmak zorunda kalacaklarını belirtti.

Mirhan Köroğlu Göğüş ayrıca: “CDP'ye Türkiye'den yanıt veren şirketlerin su yönetimi ve su risklerine karşı yükümlülük alma konusundaki taahhütleri umut verici. Şirketlerin iklim değişikliği ve su konusunu bütünleştirilmiş bir şekilde ele alarak, kapsamlı risk yönetimi stratejileri geliştirdikçe su ile ilgili fiziksel, yasal ve itibarla ilişkili negatif etkileri önceden değerlendirebilme ve hatta bu riskleri fırsata çevirebilme şansları olacaktır” dedi.

Rapor sunumlarından sonra, Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sondan Durukanoğlu Feyiz’in moderatörlüğünde gerçekleşen“Liderler Paneli”nde aynı anda İklim ve Su kategorisinde Global A Listesi’ne girmeyi ve tüm dünyada lider 25 şirketten biri olmayı başaran Arçelik, Su kategorisinde Global A listesine girerek tüm dünyada 73 lider şirketten biri olmayı başaran Garanti Bankası ve CDP İklim ve Su kategorilerinin her ikisinde de A- puanı alarak Türkiye liderleri arasına giren Brisa ve Pınar Süt temsilcileri konuşmacı oldular.

Panelin ardından, CDP Türkiye Derecelendirme ortağı Deloitte Türkiye’nin CEO’su Humpry Hutton söz aldı.

CDP Küresel A Listesi Liderleri ve CDP Türkiye İklim ve Su Liderleri ödüllendirildi

Toplantı CDP Küresel A Listesi ve CDP Türkiye İklim ve Su Liderleri Ödül Töreni ile devam etti. İklim değişikliği ile mücadele konusunda üstün performans göstererek CDP Küresel A Listesi’nde yer alan şirketler 24 Ekim’de CDP Londra Merkez Ofisi tarafından açıklanmıştı. Türkiye’den ise sadece iki şirket, Arçelik ve Garanti Bankası, 2017 yılında bu listeye girmeye hak kazandı. Ödülleri sahiplerine TÜSİAD Başkanı Erol Bilecek takdim etti.

Aynı anda İklim ve Su kategorisinde Global A Listesi’ne girmeyi ve tüm dünyada lider 25 şirketten biri olmayı başaran Arçelik’in CDP Küresel A listesi ödülünü Sürdürülebilirlik ve Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı teslim aldı.

Su kategorisinde Global A listesine girerek tüm dünyada 73 lider şirketten biri olmayı başaran Garanti Bankası’nın ödülünü Proje Finansmanı ve Sürdürülebilirlik Birim Müdürü Emre Hatem teslim aldı.

CDP İklim ve Su kategorilerinin her ikisinde de ‘A-’ puanı alarak Türkiye liderleri arasına giren Brisa’nın ödülünü Mühendislik Direktörü Haluk Kürkçü alırken Pınar Süt’ün ödülünü Kalite Müdürü Birol Delibaş teslim aldı.

CDP Türkiye İklim Liderleri arasında yer alan Migros’un ödülünü İnsan Kaynakları ve Endüstri İlişkileri Genel Müdür Yardımcısı ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Demir Aytaç; Zorlu Enerji ve Zorlu Doğal Elektrik Üretimi şirketlerinin ödüllerini ise Zorlu Enerji Yönetim Kurulu Üyesi Selen Zorlu Melik teslim aldı.

CDP Türkiye Su Liderleri arasında yer alan Akenerji’nin ödülünü ise CEO Serhan Gençer teslim aldı.

CDP Ödül töreninin ardından TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik’in kapanış konuşmasıyla etkinlik sona erdi.

Kotasyonlar:

Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin Sabancı Üniversitesi ile 2015’te CDP Su Programını hayata geçirmek için başlattığımız iş birliğinin kapsamını genişletiyor ve CDP Türkiye’nin ana sponsoru oluyoruz. CDP İklim Değişikliği ve Su Programlarının her geçen yıl daha da yaygınlaşması ve çok daha geniş kitlelere ulaşması için çalışmaya devam edeceğiz. İklim değişikliği ile mücadelede hepimize önemli görevler düşüyor. İş dünyası olarak bu mücadelede liderliği almalı ve tüm sektörlerde bu dönüşüme öncülük etmeliyiz dedi.

Zorlu Holding Enerji Grubu Başkanı Sinan AkSürdürülebilir enerji üretimi, iş yapış biçimimizi şekillendiren başlıca önceliğimiz. CDP vasıtasıyla tüm paydaşlarımız ile şeffaf bir şekilde paylaştığımız emisyonlarımız ve iklim değişikliği yönetim anlayışımız ile performansımızın yükselerek devam ettiğini görmek bizi bu yolda daha kararlı kılıyor. Düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz.” dedi.

Climate Bonds Initiative Direktörü ve Callund Consulting Limited Yönetici Direktörü Nick Silver “Finans sektörü iklim değişikliği ile baş edebilmek için bir dizi güçlü araç geliştirdi fakat finansal sistem büyük boyutlarda olmasa da topluma ve çevreye zarar verici etkilere de sahip. Bu nedenle finansal sistemin faydalı bir araca dönüştürülebilmesi için amacının yenilenmesi gerekiyor” dedi.

Deloitte Türkiye CEO’su Humpry Hutton “Büyük şirketler, sadece emisyonlarla ilgili regülasyonlara uyum sağlamanın yanı sıra, yarattıkları çevresel etkileri azaltmanın yollarını arama konusunda kendilerini zorlamalılar. Süreçlerinde ve ürettikleri ürünlerinde en yenilikçi olan şirketler, genellikle alanlarında en başarılı olmalarının yanı sıra rekabette de en az sorun yaşayanlar olmuşlardır. Aynı şekilde, şirketlerin çevresel etkilerini azaltılma yönünde gösterdikleri yenilikçilik, finansal durumlarıyla ilgili açıklamalara oranla kamuoyundan kabul görme ve özellikle genç kuşağın ilgisini çekme yönünde daha da önemli hala gelmektedir” dedi.

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik “İklim değişikliğiyle mücadele geniş ölçekte ve uzun vadeli kararlılık gerektiriyor. Bu mücadelede kuşkusuz iş dünyasına da büyük rol düşüyor. Geleneksel üretim ve tüketim akışını değiştirmek için adım atan ve bugün ödül kazanan öncü şirketlerimizi tekrar içtenlikle tebrik ediyorum. Bugün ödül almaya layık görülen şirketlerin tamamının TÜSİAD üyesi olmasından duyduğum gururu da özellikle paylaşmak isterim." dedi.

CDP Türkiye 2017 İklim Değişikliği Raporu Bulguları

CDP Türkiye İklim Değişikliği Programı’nın sekizinci yılında, Türkiye’den davet alan ve BIST-100 Endeksi içinde yer alan 100 şirketin 42’si CDP’ye yanıt verdi. Örneklem dışında kalan ve doğrudan davet almadığı halde gönüllü olarak raporlama yapan şirket sayısı ise 16 oldu. Yani bu sene Türkiye’den toplam 58 şirketin yanıt verdiği CDP İklim Değişikliği Programı’nın Türkiye ayağında yanıt verme oranları geçen seneye göre yüzde 16 arttı. CDP Türkiye 2017 İklim Değişikliği Raporu, CDP’ye sunulan şirket yanıtlarının analizine yer veriyor.

  • Şirketler düşük karbonlu bir geleceğe ulaşmak için uzun vadeli ve daha iddialı hedefler belirleyerek iklim değişikliğine yönelik çalışmalarını artırıyor. Yanıt veren şirketlerin yüzde 80’i (CDP küresel rapor yüzdesi: yüzde 89) emisyon azaltım hedeflerini raporladı – bu oran geçen yıl açıklanan yüzde 79’a göre çok az bir artış gösterdi. Şirketlerin yüzde 82’sinde koyulan hedeflere ulaşılmak başta olmak üzere, iklim değişikliği ile ilgili konularda teşvikler sunuluyor.
  • Türkiye’deki şirketler, düşük karbonlu bir dünyaya geçiş için hedefler belirliyor. Şirketler hedefler belirledikçe geleceğe daha uzun vadeli bakabiliyorlar. Türkiye’den yanıt veren şirketlerin yarıdan fazlası (yüzde 52) ve küresel örneklemin yüzde 68’i, en az 2020 yılına kadar sürecek sürdürülebilirlik aksiyonlarını şimdiden planlıyor. Bu oran 2016’da yüzde 32’ydi.
  • Şirketlerin önümüzdeki yıllarda daha fazla bilime dayalı hedef ve yenilebilir enerji hedefleri koyması bekleniyor. Türkiye’de sınırlı sayıda şirket CDP’nin de parçası olduğu Science Based Targets Initiviatie - SBTi (Bilime Dayalı Hedefler Girişimi) kapsamında bilime dayalı sera gazı emisyon azaltım hedefi belirliyor. Yanıt veren şirketlerin sadece yüzde 8’i SBTi üzerinden bilime dayalı hedef belirlediğini ya da belirleyeceğini açıkladı. Bu rakam yüzde 14 olan küresel sonuçlar ile oldukça benzer.
  • Türkiye’deki yenilenebilir enerji hedefi olan şirketlerin sayısı geçen yıla göre artış göstermeksizin yüzde 24 oldu. Yenilenebilir enerji tüketim ve/veya üretim hedefinin ayrıntılarını veren 12 şirket arasından dördü hedef yılda yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanmayı amaçlıyor. Bu yıl yanıt veren şirketlerin yüzde 80’i emisyon azaltımı, yenilenebilir enerji tüketimi veya üretimi hedefi koydu.
  • İklim değişikliği artık başlı başına bir yönetim kurulu toplantısı konusu. İklim değişikliği ile mücadele konusunda güçlü liderlik gösterme, yükümlülük alma ve hesap verebilirlik konusunda artan bilinçle, düşük karbonlu ekonomiye geçişi hızlandıracak gerekli değişimleri şirketlerde görmeye başlıyoruz. Yanıt veren şirketlerin yüzde 96’sı iklim değişikliği konusunu üst düzey ve yönetim kurulu seviyesinde ele aldıklarını belirtti. Yüzde 92’si ise iklim değişikliği konusunu iş stratejilerine entegre ettiklerini raporladı.
  • İklim değişikliği konusunda yükümlülük alma ve hesap verebilirlik ile ilgili konular Türkiye’deki şirketler için daha önemli hale geliyor. Türkiye’de yanıt veren şirketlerin yüzde 70’i (CDP küresel rapor yüzdesi: yüzde 96) iklim değişikliği konusunu şirket yöneticileri veya hükümet yetkilileri gibi üst düzey karar alıcılar seviyesinde ele aldıklarını belirtti. Yanıt veren şirketlerin yüzde 70’i (CDP küresel rapor yüzdesi: yüzde 75), 2016’daki yüzde 65 oranına kıyasla şu anda iki veya daha fazla Kapsam 3 emisyon verisini raporluyor. Yani, iklim değişikliği konusu tedarik zincirinin alt kademelerinde de daha fazla ele alınmaya başladı.
  • Doğrulatma yoluyla hesap verebilirliğin önemi artık daha geniş kitlelerce kabul ediliyor. Geçen yıl, Türkiye’deki yanıt veren şirketlerin yüzde 56’sı, kapsam 1 ve 2 emisyon rakamlarını doğrulattığını bildirmişti; bu rakam 2017 yılında yüzde 62’ye yükseldi.
  • Türkiye’de emisyon azaltımı raporlaması konusunda belirgin bir ilerleme kaydedildi. 2017 yılında, yanıt veren şirketlerin yüzde 90’ı emisyon rakamlarını açıkladı. Kapsam 3 emisyonlarının raporlamasında geçen yıla oranla artış görüldü. Kapsam 3 emisyon raporlaması yapan şirketlerin oranı yüzde 68’den yüzde 72’ye yükseldi. 2017’de yanıt veren şirketlerin yalnızca %40’ı kapsam 1 ve kapsam 2 emisyon oranlarında 2016 yılına kıyasla bir artış bildirdi. Ancak bu rakam 2015 yılına kıyasla 2016’da yüzde 62 idi.
  • Şirketler, düşük karbonlu ekonomiye geçişi fırsata çeviriyor. Şirketlerin yüzde 82’si (CDP küresel rapor yüzdesi: yüzde 97) aktif emisyon azaltım inisiyatiflerini raporladı. Şirketlerin yüzde 58’i ise sundukları ürün ve hizmetlerin doğrudan doğruya üçüncü tarafların emisyonlarını azaltmasını sağladığını bildiriyor. Böylece şirketler emisyon azaltımı konusunda başkalarına da destek oluyor.
  • Şirket içi karbon fiyatlandırması, şirketlerin düşük karbonlu ekonomiye geçişte ortaya çıkan riskleri yönetmesine ve fırsatlardan faydalanmasına yardımcı olan önemli bir mekanizma. Türkiye’de şirket içi karbon fiyatlandırması olan şirket sayısı yüzde 16 ile halen çok düşük. Yanıt veren şirketlerin yüzde 28’i (geçen yıl yüzde 26) düşük karbonlu ürün ve hizmetler sunarak yeni fırsatlar yaratıyor.
  • Çevresel risk ve etkilerin açıklanması, iklim değişikliği konusunda daha fazla bilgi sahibi olmak ve bu sayede harekete geçmek için kritik bir adım. Türkiye’de CDP’ye yanıt vermesi için davet alan BIST-100 Endeksi içerisinde yer alan şirketlerin yüzde 42’si çevresel verilerini açıkladı. 2016 yılında yanıt veren şirket sayısı 50 iken bu yıl Türkiye’den toplam 58 şirket CDP İklim Değişikliği Programı kapsamında CDP’ye yanıt verdi.
  • Şirketlerin risk olarak gördükleri konular; itibar (yüzde 58), enerji / petrol fiyatları ve diğer düzenlemeler (yüzde 50), değişen sıcaklık dereceleri, sağanak yağışlar ve seller, uluslararası anlaşmalar ve değişen tüketici davranışları olarak belirtildi.
  • Şirketlerin fırsat olarak gördükleri konular ise; itibar (yüzde 50), değişen tüketici davranışları (yüzde 36), ticaret sistemi ve sıcaklıktaki sıra dışı değişiklikler olarak sıralandı.
  • Çevresel verilerini açıklayan şirketlerin yanıtlarındaki bütünlük (tamlık) istikrarlı ve önemli bir artış gösteriyor. 2010 yılında yüzde 10 (küresel ölçekte yüzde 31) olan orana kıyasla bu yıl yanıtların yüzde 86’sı (küresel ölçekte yüzde 89’u) en ‘eksiksiz’ çeyrekte yer aldı. Bu durum şirketlerin CDP platformu aracılığıyla yaptığı kapsamlı açıklamanın değerini giderek daha fazla anladıklarını ortaya koyuyor.
  • 2011 yılına kıyasla 2017’de raporlama yapan şirketlerin sayısı üç kat arttı. CDP derecelendirme notlarındaki artış ile birlikte bu veri bize iklim değişikliği konusunda artan kurumsal şeffaflığı gösteriyor. 2017 yılında İklim değişikliği, su ve ormansızlaşma konusunda tüm dünyada öncü olan toplam 160 şirketin yer aldığı CDP Global A Listesi iklim değişikliği ile mücadelede başı çeken küresel şirketleri belirliyor.
  • Global A Listesi içerisinde İklim Değişikliği kategorisinde Türkiye’den Arçelik yer alıyor. Sadece Arçelik, emisyon oranlarını nasıl azaltacağını ve su güvenliğini nasıl artıracağını raporlayarak hem İklim değişikliği hem de Su kategorisinde A listesine girmeye hak kazanan tüm dünyadaki 25 şirketten biri olmayı başardı.

CDP Türkiye 2017 Su Raporu Bulguları

CDP Türkiye Su Programı’nın üçüncü yılında, Türkiye’den davet alan 50 şirket, BIST-100 endeksinde yer alan şirketlerin içerisinde suya bağlı risklere en çok maruz kalma olasılığı olan sektörlerde yer alan şirketlerden oluşuyor. Türkiye’den davet alan şirketlerin yanıt verme oranı yüzde 22 (50 şirket içerisinden 11 şirket yanıt verdi). 12 şirket davet almadığı halde gönüllü olarak raporlama yaptı. Bu sene toplam 23 şirketin yanıt verdiği CDP Su Programı’nın Türkiye ayağında yanıt verme oranları geçen seneye göre yüzde 21 arttı. Bu rapor, CDP Türkiye’ye sunulan yanıtların analizine yer veriyor ve Türkiye’de şirketlerin suya bağlı riskleri nasıl yönettiği ve su yönetimi konusunda kendilerini nasıl konumlandırdığı konusunda kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlıyor. Yanıtlar, kurumsal performansların şeffaflığı; su kullanımının ölçülmesi ve izlenmesi; risk değerlendirmesi ve su yönetimi; belirlenen hedefler; yükümlülük alma ve sorumluluk gibi beş ana ölçüte göre değerlendirildi:

  • CDP Su Programı’na yanıt verme oranı 2017'de bir önceki yıla göre %21 arttı.
  • Yönetim kurulları, su güvenliği konusuna daha fazla önem vermeye başladı. Yönetim kurullarının %74'ünde kendine yer bulan su güvenliği konusu önemli bir gündem maddesi haline geldi.
  • Türkiye'deki işletmeler su risklerine gitgide daha fazla maruz kalmakta. Yanıt veren şirketler, 2017 yılında, suyla ilgili olarak 1,88 milyar Dolar değerinde maliyet raporladı. Yanıt veren şirketlerin %70'i suya bağlı risklere maruz kaldığını belirtirken, %13'ü de rapor yılında suya bağlı riskler nedeniyle işlerinde olumsuzluklar yaşadığını raporladı.
  • Suyla ilgili konuların yarıdan fazlasını ölçen ve takip eden şirketlerin oranı, 2016'da %58 iken 2017'de %84'e yükseldi.
  • Yanıt veren şirketlerin %63’ü su ile ilgili kapsamlı risk yönetimi değerlendirmesi yapmakta ki bu değerlendirmeler şirketlere su ile ilgili fiziksel, yasal ve itibarla ilişkili negatif etkileri önceden değerlendirebilme ve hatta bu riskleri fırsata çevirebilme şansı veriyor.
  • Bu yıl şirketler CDP üzerinden 129 risk ve 162 risk etkeni bildirmiş olup bu riskler çalışma izinlerini, tedarik zincirlerinin güvenliğini ve şirketlerin büyüme kabiliyetini etkileyen risklerdir.
  • Türkiye'de şirketlerin su yönetimi ve su risklerine müdahale etme yönündeki istekliliği gelecek vaat etmekte. Yanıt veren şirketlerin %87'si, su kullanımını iş stratejisinin bir parçası haline getirmiş. Ayrıca şirketlerin %78'i su kaynakları üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için şirket genelinde hedefler belirlemiştir.
  • Yanıt veren şirketlerin %39'u riskleri su havzası ölçeğinde değerlendirmektedir. Ancak şirket genelinde risk değerlendirmesi yaparak hem doğrudan faaliyetleri hem de tedarik zincirlerini kapsayan şirketlerin oranı düşüktür (%9). Bu risklere karşı önlem almak işbirliği gerektirmektedir ve şirketlerin toplum, politika yapıcılar, tedarikçiler ve nehir havzası içinde yer alan diğer paydaşlarla yakın ilişki içinde olmasını gerektirmektedir.
  • CDP derecelendirme sonuçları şirketin çevresel riskler konusunda şeffaflığını ve bu risklere müdahalesinin yeterliliğini değerlendirmektedir. Bu yıl CDP'nin derecelendirme metodolojisine göre değerlendirilen şirketler arasında Türkiye'de Su kategorisinde Global A listesi’ne girerek dünyadaki lider 73 şirketten ikisi olmayı Arçelik ve Garanti Bankası başardı.

CDP 2017 Küresel İklim Değişikliği Raporu Bulguları

  • Şirketler düşük karbonlu bir geleceğe doğru daha uzun vadeli ilerleme sağlamak için daha iddialı ve bilim temelli hedefler belirliyor. Şirketlerin yüzde 89'u emisyon azaltım hedeflerini bildirdi. Geçen yıla göre yüzde 85'lik bir artış görülüyor.
  • Dünyada CDP’ye yanıt veren şirketlerin yüzde 68’i 2020 yılına kadar sürecek sürdürülebilirlik eylemlerini hazırlıyor. Şirketlerin yüzde 20’si düşük karbon hedeflerini 2030 yılı stratejilerine dahil ediyor.
  • Daha fazla şirket, temiz enerjinin emisyon azaltım hedeflerine ulaşmak, dalgalanan enerji maliyetlerini yönetmek ve enerji güvenliğini artırmak için önemini kabul ediyor. Yenilenebilir enerji tüketimi hedefine sahip şirketlerin sayısı son bir yılda yüzde 23 arttı. 2016 yılında 170 şirket hedef bildirirken, 2017'de bu rakam 209'a çıktı.
  • İklim değişikliği artık yönetim kurullarının bir gündem maddesi haline geldi. Yanıt veren şirketlerin yüzde 97'si iklim değişikliğinin iş stratejisine entegre edildiğini bildirdi.
  • Yanıt veren şirketlerin yüzde 96'sı, emisyon azaltımını teşvik etmek için iklim konularıyla ilgili politika yapıcılarla birlikte hedef belirlediğini bildirdi. Burada 2017 yılına göre yüzde 10 oranında bir artış görülüyor.
  • Doğrulama yoluyla hesap verebilirliğin önemi daha yaygın hale geldi. Geçen yıl, yanıt veren şirketlerin yarısından daha azı (yüzde 49), Kapsam 1 emisyon verisinin en az yüzde 70'inin bağımsız olarak doğrulandığını bildirdi; bu rakam 2017'de yüzde 68’e yükseldi. Yanıt veren şirketlerin yüzde 64’ü Kapsam 2 emisyon verilerinin en az yüzde 70'inin bağımsız olarak doğrulandığını rapor etti. Bu oran 2016’da yüzde 46’ydı.
  • Bu yıl yanıt veren şirketlerin yüzde 97’si aktif emisyon azaltım girişimleri olduğunu bildirdi. Bu oran geçtiğimiz yıl yüzde 92’ydi.
  • Dahili karbon fiyatlama yöntemini kullanan şirketlerin sayısı yüzde 29'dan yüzde 32'ye yükseldi. Şirketlerin yüzde 18'i ise önümüzdeki iki yıl içinde karbon fiyatlandırması uygulamayı planlıyor. Geçen yıla göre düşük karbonlu ürünler sunan şirket sayısı yüzde 20 arttı.
  • CDP’ye globalde yanıt veren şirketler toplam küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 12'sini temsil ediyor.
  • CDP, TCFD (Task Force on Climate-related Financial Disclosures- İklim Bağlantılı Finansal Beyanlar Görev Gücü) önerilerini Paris Anlaşması’nın taahhütlerini yerine getirmek için bir sıçrama tahtası olarak görüyor ve 2018 yılında CDP sorularını TCFD önerileri ile uyumlaştırılmış bir şekilde şirketlere sunmayı planlıyor.

CDP 2017 Küresel Su Raporu Bulguları

  • Bu yıl en büyük küresel şirketlerden 4.653'üne, su kaynaklarını yönetme çabalarına yönelik bilgi alabilmek adına davet gönderildi. Geçen yıl 1432 olan yanıt veren şirket sayısı bu yıl 2025’e yükseldi. Bu şirketler küresel piyasaların yaklaşık 20 trilyon dolarlık bir kısmını temsil ediyor.
  • Su güvenliği artık yönetim kurullarının yüzde 70’inden fazlasında önemli bir yere sahip.
  • CDP aracılığıyla yanıt veren şirketlerin küresel olarak, Michigan Gölü toplam hacminden daha fazla, 5.6 milyar megalitereye yakın su çektiklerini raporlandı.
  • Bugün, toplam 69 trilyon dolar tutarında aktif varlıkları bulunan 639'dan fazla imzacı yatırımcı, şirketlerin su güvenliği üzerindeki etkilerini açıklamasını ve bu etkileri azaltmak için harekete geçmesini talep ediyor.
  • CDP yoluyla 2017'de şirketler, Afganistan'dan Zimbabwe'ye ve Arjantin'den Zambiya'ya kadar 91 ülkedeki su riskiyle mücadele etmek için 1.000'den fazla projede 23.4 milyar dolar tutarında taahhütte bulundular.
  • Su ile ilgili riskleri oluşturan en önemli beş konu; su kıtlığının artması, seller, kuraklık, su stresinin artması ve iklim değişikliği olarak ortaya çıkıyor.
  • Şirketler hem doğrudan operasyonlarda hem de tedarik zincirlerinde su riski değerlendirmeleri yapıyorlar. 2017'de 148 şirket (yüzde 20) su riski konusunda kapsamlı politikalar geliştirdi.
  • Şirketler, su kullanımı ve kalitesi üzerindeki etkilerini azaltmak için iddialı hedefler belirledi. 2017’de 418 şirket (yüzde 56) suya bağlı hedefler belirledi. Bununla birlikte, hedefler henüz kısa vadeli ve üretim yapılan havzalar yeterince hesaba katılmıyor.
  • 297 şirket (yüzde 41) tedarikçileriyle su yönetimi konusunda çalışıyor ve daha sürdürülebilir su politikaları geliştirmeleri için onları teşvik ediyor.