Büyüme mi, cari açık mı, enflasyon mu?

Türkiye ekonomi-siyle ilgili tartışmalar çoğu zaman büyüme, cari açık ve enflasyon üçlüsü arasından yapılması gereken bir tercih etrafında düğümlenir. Yaygın algı bu üç makroekonomik göstergeden üçünün birden aynı anda iyileştirilemeyeceği yönündedir. Bu algının altında ekonominin kısa vadeli sorunlarına odaklanan bakış açısı yatar. Önce bu argümanı anlayalım, sonra yorumlayalım:

Büyüme: Ekonomide büyüme iki şekilde elde edilebilir. Kısa vadede büyüme mevcut kapasiteyi daha yoğun çalıştırmakla olur. Yani 5 fabrikalık bir kapasiteniz varsa bu fabrikaları gece vardiyasında da çalıştırarak üretimi artırırsınız. Peki, sorun nedir?

Enflasyon: Eğer fabrikaları gece vardiyasında çalıştırıp üretimi artırırsanız bir taraftan işçilere ödediğiniz ücret, bir yandan da fabrikadaki makine ve teçhizat aşındığı için onarım masraflarınız artar. Yükselen üretim maliyeti ve artan talep enflasyonu getirir. Dolayısıyla, kısa vadede büyüme ile enflasyon arasında bir tercih yapmak gerekir.

Cari açık: Cari açık kabaca bir ülkenin ihracatı ve ithalatı arasındaki farka işaret eder. Büyüme talep artışını da beraberinde getirdiği için bu durum ithalatı artırır. İhracatımızdan daha çok ithalat yapmak dış finansman ihtiyacı doğurur. Dolayısıyla, kısa vadede hızlı büyüme cari açığı tetikler.

Kısa vadede enflasyonu düşürmek için uygulanacak yüksek faiz politikası ise cari açığı artırır. Çünkü yükselen faiz TL’yi değerlendirerek ihracatı azaltıp ithalatı artırır ve sermaye girişini hızlandırır. Dolayısıyla, büyümeden feragat ederek enflasyonu düşürelim derseniz bir taraftan da cari açığı bozma tehlikesi doğar.

Ne yapmalı?

Ancak buradan yola çıkıp madem öyle enflasyonu düşürmekle hiç uğraşmayalım diyemezsiniz. Çünkü uzun vadede enflasyon pahasına gelecek büyüme sürdürülebilir olmadığı gibi bu büyümenin cari açık üzerindeki etkileri de olumsuz olur. Ne zaman ki kısa vadeli bedeli ödemeye razı olur ve enflasyonu kalıcı olarak düşürmeye karar verirsiniz o zaman ekonomi sağlıklı bir patikaya oturur. Enflasyonu düşürmek için uygulanan sıkı para politikası orta vadede büyümeyi yavaşlatıp ticaret açığını daraltacak ve dış finansman ihtiyacını azaltarak cari açığı küçültecektir.

Daha çok üretim

Uzun vadede ise bu üç kritik değişken arasında daha sağlıklı bir denge vardır. Çünkü uzun vade, enflasyonu düşürmek için uygulanan yüksek faiz politikasının meyvelerini yeme zamanıdır. Düşen enflasyon faizleri düşürür. Bu durum yatırımları canlandırarak ekonominin talep kaynaklı değil arz kaynaklı büyümesini sağlar. Yani yazının başında bahsettiğim 5 fabrikalık kapasite 10’a çıkar. Daha çok üretim, daha düşük enflasyon ve daha düşük faizle gerçekleşir. Cari açığa gelince, uzun vadede yine kollanması gerekir ancak düşük enflasyon iç tasarrufları artıracağı için dış finansman ihtiyacı düşecek ve cari açık üzerindeki kontrol artacaktır.