Televizyonlardaki bütün tartışma programlarının tek bir ortak özelliği var; O da programa katılan tüm konuşmacıların hepsinin erkek olması. Kadınlar ya hiç yoklar ya da 4 erkek varsa sadece 1'i kadın.
Sadece televizyonlarda değil, her yerde erkek egemenliği hüküm sürüyor.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de şirket yönetimleri, devlet kurumları, iş dünyasındaki dernekler, odalar, birlikler, anayasa mahkemesi, barolar birliği, tüm kurum ve kuruluşların yönetimlerinde erkekler var ve bu kuruluşların herhangi bir etkinliğindeki söz sahibi katılımcıların hepsi erkek.
Sanki bu ülkede siyasi gündemi yorumlayabilecek tek bir siyaset uzmanı kadın yokmuş gibi, sanki bu ülkede ekonomiyi, politikayı, fen bilimlerini, sosyoloji, psikolojiyi, iletişimi, gazeteciliği sanki sadece erkekler yapıyormuş gibi. Sanki kadınlar bu konulardan hiç anlamıyormuş gibi.
Televizyonlarda ya da konferanslarda konuşmacı olarak sadece erkeklerin yer almasına tepki gösteren kadınlar tüm dünyada tepki gösteriyor ve "Biz de varız!" diyorlar. Finlandiya'da başlayan protesto Türkiye'ye de uzandı. Kadınlar sosyal medyada #sırferkekpaneli etiketiyle kampanya başlattı. Kadınların ortak tepkisiyle kendiliğinden başlayan kampanyanın öncülüğünü daha önce Özgecan Aslan cinayetinin ardından #sendeanlat etiketiyle kampanya başlatan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. İdil Elveriş yapıyor.
İdil Elveriş, 25 Ağustos 2016 günü Twitter hesabından şu mesajı paylaştı;" #sırferkekpanel programları toplumun yarısını yok saydığı için izlemiyoruz. İzlemeyeceğiz. Siz bilirsiniz."
İdil Elveriş, Facebook ve Twitter hesabında #sırferkekpanel etiketiyle paylaştığı mesajında herkesi kampanyaya katılmaya davet etti; "TVlerde tüm konuşmacıların erkek olduğu panel görmek istemiyorsanız, bunu gördükçe #sırferkekpanel tagiyle paylaşır mısınız?"
"Sadece erkeklerin olduğu kurumlar şiddet üretiyor" diyen İdil Elveriş, #sırferkekpanel kamyanyasıyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
FİNLANDİYA'DA BAŞLADI
#sırferkekpanel kampanyası nasıl doğdu?
Bu aslında Finlandiya'da bir seneden fazla zaman önce akademisyen bir meslektaş tarafından başlatılmış bir kampanya. Dr. Saara Sarma, güya egaliter Kuzey Avrupa'da da güç ve iktidar konularının TV'de, konferans ve panellerde hep erkekler tarafından konuşulduğunu fark ediyor. Kendi alanı olan uluslararası ilişkiler özellikle böyle. Adamlar kendi aralarında toplanıp dünyayı ilgilendiren kararları alıp duruyorlar. Dünyanın yarısını dikkate almadan. Bunun üzerine bu tarz panellerin fotoğrafını çekiyor, sosyal medyaya paylaşıyor Dr. Sarma. Oradan da yayılıyor tabii bu iş. Bunun üstüne bu tarz panellerde yer almamayı üstlenen erkekler ortaya çıkıyor.
15 TEMMUZ SONRASI ERKEK TARTIŞMA PROGRAMLARI YAYILDI
Dolayısıyla benim yaptığım, Nisan 2016'da bu inisiyatifi öğrenir öğrenmez Twitter'da sabit tvit haline getirmek ve uzun süre orada tutarak paylaşmak oldu. Zaten bizde de özellikle tartışma programlarındaki bu duruma tepki duyan kadınlar bunu söylüyordu. En son, özellikle darbe girişimi sonrası yine on erkek bir arada tartışma programları yayılınca, sosyal medyada birbirimizi tanıyan/tanımayan kadınlar olarak bu konuyla ilgili tvitledik. Sonra acaba bu duruma dikkat çekmek için nasıl bir hashtag bulsak diye hiç tanımadığım Nilden Bayazıt Postalcı ile tvitleşirken buldum kendimi. Başka kadınların da katkısıyla bir anda en kısa ve akılda kalıcı tag #sırferkekpanel çıktı.
BİZ KADINLAR BİRBİRİMİZLE DAYANIŞIYORUZ
Aslı Tunç da konuyu gündeme taşıdı, kampanyayı onunla birlikte mi hayata geçirdiniz?
Bu #sırferkekpanel tagini bulduğumuzda, hem Facebook hem de Twitter'da kullanıp konuya dair yazdım. Bunun üzerine, Aslı da kendi yazısını yazınca beni etiketledi. Ben de onun yazdıklarını yaydım. Birbirimizi tanıyoruz ama bunları yapalım diye önceden sözleşmiş değiliz. Bir imkan doğduğunda biz kadınlar genellikle birbirimizle dayanışıyoruz. Ve kadın erkek eşitliği sağlanana, ayrımcılık bitene dek, Finlandiya'dan Hindistan'a, iletişimden hukuka her alanda birbirimizden beslenip birbirimize destek olmaya devam edeceğiz. Olan bu. Hepimiz aynı şeyi istediğimiz için, farklı zamanlarda bu doğrultuda bir şey yapmamız doğal
ERKEKLERİN OLDUĞU YERLER ŞİDDET ÜRETİYOR
Neden kadınlar olmalı?
Çünkü varız. Toplumun yarısıyız. Bizim hayatımızı ilgilendiren kararlar niye biz olmadan alınsın? Bizim ihtiyaçlarımız, sözlerimiz niye dikkate alınmasın? Bunun ötesinde, sadece erkeklerin olduğu yerler/kurumlar şiddet üretiyor. Bu şiddet özellikle 'dilde ve tavırda' ortaya çıkıyor. İlle fiziksel şiddetten bahsetmiyorum.
ERKEKLER İNİSİYATİF ALMALI
Erkeklerin ilgisi nasıl?
Bir takım sözler veren ve bunu yazılı duyuran girişimler oldu. Örneğin sırf erkek panellere katılmayacaklarını söyleyen erkekler. Türkiye'de de en az üç erkek Twitter'da bunu üstlendi. Ama henüz yeterince yayıldığı ya da duyulduğu söylenemez. Ancak bunu yaymak da bizim işimiz değil. Biz zaten kaç cephede birden mücadele halindeyiz. Erkeklerin de bize destek olmak istiyorlarsa biraz inisiyatif alması gerekiyor.
BİR GECEDE HASHTAG BULDUK
Bir de eleştiren, bu işler böyle değişmez diyen erkekler var ama onları pek umursamıyorum doğrusu. Onlar "Bu iş olmaz" diye eleştiredursun biz çoktan organize olduk, bir gecede Twitter'da hashtag bulduk, bunu yaydık, konuya dair yazı yazdık ve kadınları TV'ye çıkarmayı bile başardık. Kısaca erkekler konuşsun, biz çalışıyoruz.
EKRANDAKİ ŞİDDET DİLİ ÇOK ERİL
Genelde medyada 'işte biz de kadın uzman çıkarmak istiyoruz ama onlar katılmıyor' deniyor, sizce de öyle mi?
Değil, işlerine geliyor. kadınların oraya çıkmak istememesi bu moderasyon ortamında hiç şaşırtıcı değil. Maalesef ekrandaki şiddet-kavga dili çok eril. Kadınlar bunun parçası olmak istemiyor. Sonuçta mansplaining diye bir şey konuşuyor dünya. Erkeklerin diğer konuşmacı kadınsa onun sözünü hep kesmesi, kadınları konuşturmaması, bizim bildiklerimizi/uzmanı olduğumuz konuda bile bize anlatmaya çalışmaları hep bu kavramın içinde. Moderatörler bunun farkında mı ki, bir kadın nezaketle konuşma sırasını beklerken onu kesen bir erkeğe dur diyecek?
Haber: Tülay ŞUBATLI/ istekadinlar.com